Shingeki no Kyojin’in Sonunu Anlama Rehberi: Üç Yorum, Artılar ve Eksiler

Manganın sonuyla beraber pek çok soru işareti belirdi. Hikayenin sonunu yorumlamanın birden fazla yolu var. Bu yazıda, kendi açımdan gördüğüm üç ana yolu ve bu yorumların artıları ile eksilerini ele alıyorum. Bunların iki tanesinin kendi yazıları da var ve üçüncü yol bugüne kadar yazdığım diğer yazılardan çıkarılabilecek bir şey. Bu yüzden, bu yazı, uzun bir analiz yerine, kısa bir değerlendirme ve karşılaştırma şeklindedir. Yazıda bahsedilen artılar ve eksiler, bu yorumların hikayeyi açıklayabilmesi açısındandır.

[Bu yazı, manganın tamamından spoiler içerir.] [Bu yazı, yazarın kendi sitesinde de yayımlanmıştır.]

1. Yorumlar, Artılar ve Eksiler

1.1. Nihilizm

Ana Yazı: Shingeki no Kyojin Cilt Finali: “Yazarın Ölümü” ve Tersyüz Dünya

Özet: Eren’in yaptığı şeylerin boşa çıkması, Armin ile tayfasının barış çabalarının pozitif bir barışa, yani sadece çatışma yokluğu yerine sistemsel bir şekilde oturtulmuş daha kalıcı bir barışa yol açmaması ve son olarak, titan döngüsünün tekrar başlaması yüzünden, hikayenin anlattığı şeylerin nihilist bir sonla bittiği söylenebilir. Bu tarz bir sonda, insanların kendilerini büyük davalara atmak yerine, çatışmadan kaçmaları ve küçük hayatlar yaşamaları teşvik ediliyor. İşin sonunda, Eren’in kendisini mücadelenin içine atması sadece açı çekmesine yol açtı. Eğer bundan kaçsa ve Mikasa ile beraber yaşasaydı, daha mutlu bir hayat tadabilirdi.

Artılar: Bu tarz bir yorumun artısı, hikayenin sonunu tutarlı bir şekilde sunmasıdır. Bugüne kadar yapılanların hepsinin boşa çıkması, hayatın ne kadar acımasız olabileceğini, insanların bütün çabalarına ve anlam yüklemesine rağmen, mücadelenin boş olduğunu veya boş olabileceğini göstermektedir. Bu açıdan, hikayenin sonunda yaşanan boşluk ve anlamsızlık hissi, hikayenin bir parçasıdır. Kenny’nin özgür iradenin imkansızlığı hakkında söylediği şeyler, Erwin’in son taarruzundan önce hayatın anlamsızlığı hakkında söyledikleri (çünkü ikinci kısmın askerleri gaza getirmek için söylendiği yorumu yapılabilir) veya Eren’in özgürlük tutkusunun nedenselliğe kölelik olarak bitmesi bu yorumu destekliyor. Son olarak, eğer Paradis dışındakilerin %100’ü yok edilseydi bile titanların dönmesi nedeniyle iç savaşın Paradis’i yutacağını düşünüyorsanız, bu görüş bununla uyumludur.

Eksiler: Bu yorumun eksisi, hikayede bugüne kadar anlatılmış oldukça fazla temayı ve hikayeyi hiçbir yere bağlamadan bırakmasıdır. Her şey boşa çıkacaksa, neden Erwin’in hikayesi, Keşif Birlikleri’nin hikayesi, Ymir’lerin hikayesi vb. bir sürü farklı hikaye anlatıldı? Bunları bir yere tatmin edici bir şekilde bağlayamaması açısından, nihilist bir yorumlama eksik kalıyor. Hikayede kimi noktalarda nihilist yorumlar bulunsa da, aynı zamanda hikaye başından beri nihilizme karşı bir mücadele olduğu da görülüyor. Hatta bu anti-nihilist yorumlar daha bile fazla olabilir. Paradis’dekilerin bütün mücadelesi, Armin’in Zeke’in nihilizmine karşı cevabı, herkesin yaşama hakkı olduğunun defalarca belirtilmesi buna örnek gösterilebilir. Bu yüzden, nihilizm açısından, temasal bir bütünlük olduğu söylenemez.

1.2. Faşizm

Ana Yazı: Shingeki no Kyojin’i En İyi Faşizm mi Açıklıyor: Analiz ve Eleştiri

Özet: Hikayedeki üç öğe, onun bir Nazi olan Carl Schmitt’in felsefesine oldukça benzemesine yol açıyor. İlk olarak, hikayede her şeyin temelinde siyasi dost-düşman ayrımı bulunuyor. Yani bir kişi sizin için siyasi olarak ya dost ya da yok edilmesi gereken, mevcut veya potansiyel fiziki bir tehdit olan bir düşmandır. Bu görüş, hikayenin öldür (Eren) veya öl (Zeke) ikilemini sunmasına yol açıyor. Başka bir seçenek değerlendirilmiyor. Bununla alakalı şekilde, ikinci olarak, Armin’in diyalog bazlı çözümünün hikayenin sonunda reddedilmesi var. Schmitt’in felsefesinde de “düşmanla” diyalog yolu reddedilmektedir. Üçüncü ve son olarak, Eren gibi acımasız ve diktatöryel kişilerin insan hayatı pahasına “dünyada değişim yapabilen yegane kişiler” olarak sunulması var. Böylelikle, “zor olanı yapan kişi” kisvesi altında diktatörler desteklenmiş oluyor. Schmitt’in felsefesine oldukça benzeyen bu yaklaşımda, insan düşmanına acıyabilir ve onun da insan, hatta belki ahlaken iyi birisi olduğunu kabul edebilir. Ancak her şeyin temelinde dost-düşman ayrımı bulunması ve diyalog ile işbirliğinin reddedilmesi, öldür veya öl görüşünün hakim olmasına yol açar.

Artılar: Bu yorumun artısı, neden hikayede “düşmanın” hikayesi empatik bir şekilde gösterildiği halde, yine de soykırımın haklı çıkarıldığını açıklayabilmektedir. Sonuçta birisine düşman olmak için onun kötü olduğunu düşünmek zorunda değilsiniz. Bu yaklaşım, aynı zamanda, hikayenin hemen her yerine işlemiş dost-düşman ikilemini, Armin’in diyalog bazlı barışçıl yaklaşımının neden işe yaramadığını ve titanlar yok olsa bile düşmanlığın devam etmesini açıklayabilmektedir. Titan döngüsü başlamadan önce bile insanlığın sadece şiddet dolu canlılar olarak gösterilmesi de bunu desteklemektedir. Diğer bir destek, Mikasa’nın anılarında, “öldür veya öl” mentalitesinin temelinin doğal düzen olarak gösterilmesidir. Yani bu dost-düşman ve öldür-öl ikilemi doğal düzenin bir uzantısıdır. Aynı zamanda, hikaye dışından destekler de var (bunları öğrenmek için ana yazıya bakabilirsiniz). Bu ve daha fazla açılardan, hikaye boyunca işlenmiş bu varoluşsal ikiliği (öldür veya öl) ve diyaloğun başarısızlığını açıklayabilmektedir. Son olarak, eğer Paradis dışındakilerin tamamını öldürmenin şiddet döngüsü sorununu büyük oranda çözeceğini düşünüyorsanız, bu yorum bu düşünceyle uyumludur.

Eksiler: Schmitt’çi yorum, karşı tarafı ahlaken kötü olarak görmeniz gerekmediğini söylese de, seri boyunca karşı tarafın acıları ve insaniyeti oldukça fazla gösterilmektedir. Aynı zamanda Marley arkında oldukça fazla militarizm eleştirisi var. Bu açılardan, faşizm yorumlaması yeterince kuvvetli değil. Seriyi faşizm açısından incelemeye yetecek kadar kanıt olsa da, serinin her açıdan faşist olduğu söylenemez. Hatta savaşın kötülüğünün ve propagandayla kandırılmanın gösterildiği anlarda, tersi mesajlar bile veriliyor. Başka bir deyişle, Schmitt’çi bakış açısı seriyi bayağı bir oranda açıklayabiliyor fakat bahsedilen sebepler dolayısıyla tamamen açıklayamıyor.

1.3. Tarihsel Koşullar

Ana yazı: Shingeki no Kyojin Ne Anlatamıyor: Eren’in Kişiliği, Kader ve Koşullar

Özet: Bu yoruma göre, Isayama, aslında titanların varlığı sebebiyle bu kadar şiddetli bir hale dönüşmüş bir dünya yazmıştır. Yani karakterlerin dünyayı dost-düşman ayrımına dayalı bir öldür veya öl düzlemi olarak görmesi, titan döngüsünün yarattığı şiddetin bir sonucudur. Aynı sebepten dolayı, Eren ve Zeke sadece iki seçenek görebilmiştir: kendi tarafına veya karşıya soykırım. Yine bu sebepten dolayı, Armin gibi diyaloğa önem veren birisi bile, dünyayı değiştirebilmenin yegane yolunun birilerini feda etmekten geçtiğini düşünmektedir. Aynı şekilde, bu sebepten dolayı, Mikasa dünyanın doğal düzeninin “öldür veya öl” olduğunu düşünmektedir. Başka bir deyişle, gerek Paradisliler gerekse diğerleri açısından, karakterlerin düşünceleri ve hareketleri titan döngüsünün oluşturduğu aşırı şiddetli tarihi koşullar yüzünden oluşmuştur.

Artılar: Böyle bir yorum, hikayedeki oldukça fazla temayı kurtarabilmektedir. Ymir’lerin hikayeleri, Mikasa’nın seçimi, Armin’in mücadelesi, Eren’in mücadelesi, Reiner’in ve Gabi’nin karakter gelişimi, anti-militarist eleştiriler vb. pek çok şey, bu yorumla açıklanabilmektedir. Aynı zamanda, serinin sahip olduğu varoluşsal siyah-beyaz bakış, yani öldür veya öl mantığının temelleri de -bu sefer farklı bir açıdan- açıklanabilmektedir. Isayama’nın röportajlarda sürekli olarak bahsettiği “Katil olarak doğmamış olmam sadece bir tesadüf mü?” sorusunun serinin esin kaynaklarından birisi olduğunu söylemesi de açıklanabilmektedir. Bu yaklaşımın en büyük artılarından birisi, neden savaşın iki tarafındaki kişilerin, onların acılarının ve mücadelelerinin fakat aynı zamanda zamanda yer yer rasyonelleştirilmeye çalışılan bir vahşetin bu kadar gösterildiğinin açıklanabilmesidir. Bu durumda, bu vahşetin sebebi, tarihsel koşullar ve karakterlerin yapısı sebebiyle onların böyle davranması oluyor.

Eksiler: Titan döngüsü öncesinde bile insanlığın sadece şiddetli yanının gösterilmesi, bu yorumun en büyük eksisidir. Eğer titan döngüsünün başlaması insanlığı içinden çıkılamaz bir şiddet döngüsüne attıysa, titanlık öncesi insanlığın şiddetli olmayan tarafları da gösterilmeliydi. Oysa Ymir’in anılarında yine aşırı şiddetli bir insanlık görüyoruz. İnsanlığın bu tarafı da gösterilebilirdi fakat eğer bu yorumun yapılması isteniyorsa, bu dönemde, barışçıl kesimler ve hatta düşünceler de gösterilmiş olmalıydı. Bunların yokluğu, aşırı şiddetin kaynağının titan döngüsü değil fakat Mikasa’nın bahsettiği gibi doğanın kendisi olduğu yorumuna yönlenmeye yol açıyor (öte yandan, titanlar yok olduktan sonra bile şiddetin devam etmesi anlaşılabilir çünkü döngünün oluşturduğu tarihi koşullar hala devam ediyor). Diğer bir -muhtemel- eksi, titan döngüsünün devam etmesidir. Eğer titanlar tahakkümü (baskı kurmayı, zorbalık yapmayı) temsil ediyorsa, onların tekrar ortaya çıkmaları da, aşırı şiddetin edebiyen varlığını sürdüreceğini ve bu düzenin değiştirilemez olduğunu temsil ediyor.

2. Son Sözler

Hangi yorumun daha mantıklı olduğu sorusunun cevabı size bırakılmıştır. Üçünün de, artıları, eksileri, açıklayabildikleri ve açıklayamadıkları şeyler var. Burada sunduklarım dışında yorumlar da mümkün fakat benim aklıma gelenler bunlardır. Hikayenin ne anlattığı hakkında yorum yaparken, bunun çok yönlü bir şey olduğunu hatırlamak gerekiyor. Örneğin, bu yorumlamalardan birisini savunabilir ama bunun iyi bir şekilde hikayeye yansıtılamadığını söyleyebilirsiniz. Alternatif olarak, bu yorumlardan birisinin geçerli olduğunu düşünebilir fakat böyle bir hikayenin ahlaken yanlış bir şey olduğunu söyleyebilirsiniz (bariz bir örnek olarak, faşizm yorumu). Hatta yazarın tam olarak ne anlatmak istediğini bilmediğini veya içsel çelişkileri olduğunu bile söyleyebilirsiniz.

Bütün bunlar yapılırken, hikayelerin mükemmel olmadıklarını, yazarları dahil ederek de etmeyerek de yorumlanabildiklerini, ne anlattıklarının yorumlayıcı kişinin bakış açısına göre de değiştiğini ve toplumsal etkileri de sahip olduklarını dikkate almak yararlı olacaktır. Kim bilir, belki siz benim sunduklarımdan kısmen veya tamamen farklı bir yoruma vardınız veya varacaksınız. Bu çabaların sonu nereye varırsa varsın, okunan eserin ne anlattığını anlamaya çalışmak ve bunun topluma etkisini değerlendirmek, insana oldukça katkısı olan bir uğraştır. Bu yüzden, belki seriden istediğinizi alamamış olabilirsiniz fakat bir hikaye üstüne düşünerek geçirdiğiniz her bir an, hem kendiniz hem de dünya hakkında düşündüğünüz bir andır. Bunun meyvesi bol ve çeşitlidir. Nereye gideceği, size neyi düşündüreceği, sizde ne gibi değişikliklere yol açacağı bilinmez. Kesin olan tek şey sizi bir maceraya çıkaracağıdır.

Feindbild Yazar:

Buradaki ve başka yazılarımı da içeren kendi sitem: https://otegezen.wordpress.com/

4 Yorum

  1. İsimsiz
    6 Ağustos 2021
    Yanıtla

    Güzel ve faydalı bir yazı olmuş.Elinize sağlık.

    • Feindbild
      9 Ağustos 2021
      Yanıtla

      Teşekkürler.

  2. Ali
    8 Ağustos 2021
    Yanıtla

    Bleach özel sayısı için de bir yazı bekliyoruz hocam.

    • Feindbild
      9 Ağustos 2021
      Yanıtla

      Açıkçası aklımda bir şey yok. İlginç bir bölümdü ama bir yazı çıkaracak kadar bir malzeme sunmadı.

Feindbild için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir