Justice League Vs The Fatal Five Mercek Altında

2019 yılının ikinci DC Animasyonu olan bu yapımda efsanevi çizer Bruce Timm (Batman Animasyon Serisi, Superman Animasyon Serisi, Justice League ve Justice League Unlimited Serileri gibi efsane işlerin yaratıcılarından ve çizeri) önderliğinde bir nostalji turuna çıkarılıyoruz. Hem de bu sefer en bilindik kahramanlar ve ilk akla gelir kötüler yerine oldukça farklı bir Adalet Birliği kadromuz ve kötü adam grubumuz var.

Filmi dağınık bir şekilde konuşmak yerine artılar-eksiler-sonuç formülünde ilerlemek istiyorum. O zaman başlayalım


The Fatal Five

Artılar:

  • DC Comics‘in hem yeni hem eski pek tanınmamış ancak harika potansiyel ve yetenekler barındıran bazı karakterlerine yer verilmiş olması. Starboy, Mr. Terrific, Jessica Cruz, Miss Martian ve Fatal 5 Üyeleri ve Legion. Çok hoş.
  • Filmin bir bakıma, Justice League Unlimited serisindeki Far From Home bölümüne selam çakıyor oluşu.
  • Son dönem animasyon, efektler, seslendirme ve aksiyon koreografilerinde çok tembel olan DC Animasyon Filmlerine tezat bir biçimde basit ancak etkili bir görsel efekt ve koreografi sunuyordu. Bu konuda en iyilerden biri falan diyemem ancak 2018 yılındaki DC Animasyonlarına kıyasla 2019 yılının ilk iki animasyonu (Reign of The Supermen ve bu) çıtayı bir kaç tık dahi olsa yukarı çekmeyi başardılar.
  • Eski Adalet Birliği serisindeki müzikler, seslendirmeler ve ses efektlerinin kullanılışı hem nostaljik hem estetik olarak çok hoştu.
  • Kötü adamlarımız, karakterleri, savaşma şekilleri ve lige karşı böyle sakin ve emin bir şekilde meydan okuma şekilleri (özellikle Persuader karakterinin tasarımı, hareket seti ve tavrına bayıldım. Zaten ekipten en çok görünümü (eski çizgi dizideki haline göre) değişen o olmuş ve süper olmuş.
  • Güzel bir fikir vardı. Jessica’nın anksiyetesi ve özgüven sorunları ile Starboy’un amnezisi ve obsesifliği ve bunun üzerinden bu sorunlarla boğuşan yeni nesillere “sen de yapabilirsin” diyebilme gayreti güzeldi.
  • Savaşlar bir iki istikrarsızlık ve güç seviyelerindeki dengesizlik hariç doyurucu idi.

Eksiler:

  • Şu animasyon filmlerde bir türlü anlaşamadığımız şey olan güç seviyelerindeki istikrarsızlık ve bunun plot kalitesini etkiliyor olması. Superman bir an geliyor düşen bina tutmakta zorlanıyor, böğrünü baltayla kesiyorlar vs diğer an geliyor güneşe kafa atıyor. Jessica Cruz aylardır evinden çıkıp, yeşil yüzüğü takmıyor, filmin bir yerinde şarjı az yüzükle Adalet Birliğini döven bir ekibi tek başına dövüyor. Ha sahneye bayıldım, sonunda bir Yeşil Fener nasıl dövüşür, nasıl bir etkisi olur ilk defa anime edilmiş halde görmüş olduk ancak garipti de. Starboy, Mano’nun yıktığı binadan çıktı diye lig üyeler şok oldu (sanki daha önce hiç objeleri havada uçurabilen biri görmediler) ancak finalde Batman o binayı yıkan Mano’yu bir temiz dövdü. Yani . . . Biraz dağınık ve saçma tutmuşlar işin bu kısmını.
  • Plot ne ? Kötüler neden geldiler biliyoruz ancak bunlar ne yapacaklar ? Bir an aslında bazı ahlaki sınırları olan, mert tipler gibi duruyorlar diğer an “kötüyüm ben kötüyüm” mikrobu oluyorlar. Hikaye son derece tahmin edilebilir ve düz ilerliyor.
  • Film çok tek kişi üzerine yüklü (hadi Starboy ile 1.5 olsun) yani film “Jessica Cruz: First Flight” olsa olur yani. Bununla sorunum olmaz aslında çünkü Jessica benim waifu sayılır ancak filmi etkilemiş. Filmde o kadar süperstar karakter var sonuçta.
  • Keşke kötü adamlarımızın geçmişine, motivasyonlarına bir flashback ile bir açıklama sekansı ile ışık tutulsa bir iki onları özel ve farklı yapan dialog olsaymış.
  • Jessica Cruz’un korkularını yenmesi ve zorluklar üstesinden gelmesi her hangi bir kahraman nasıl ise öyle oldu. Ancak Jessica sıradan bir kahraman değil. İrade gücü ile çalışan bir silah tarafından seçilmiş 3 yıldır evinden doğru dürüst çıkamayan ağır anksiyetesi olan biri. Burada inanılmaz bir hikaye ve duygu yoğunluğu potansiyeli var ancak her hangi bir popüler Lantern ne yapabilirse onu yaptı. Biraz yavan geçtiler yani o kısmı.
  • Starboy’un tek bir amaç için filme konması tuhaf, Deus Ex değildi bence ancak filmin önemli bir yatırım yaptığı karakterin tek var olma sebebinin yara bandı olacak olması bir garip oldu.
  • Miss Martian karakter seçiminden hoşlanmadım. Evet en kalabalık kadın nüfuslu lig versiyonlarından biriydi ve bu çok hoş ancak. Megan’ın ortalıkta sadece “genç, sarkastik neşe pınarı” olarak gezmesi ve sempatikliği hariç hiç bir halt göremedim.
  • Hikayeyi biraz daha derli toplu ancak daha derin tutup, karakter kadrosunu artırmalılardı. Kastettiğim şey her karakterin bir sözü olsun konuşsun, dövüşsün vesaire değil. En azından DC Evreninde oluşumuz adına sırf arka planda bile başka karakterler olabilirdi. Justice League Animasyon Serisinin en güzel özelliklerinden biri buydu. Watchtower‘da o an için odaklandığımız (hikayesi anlatılan) karakter ortalıkta gezerken arka plan da onlarca başka kahramanlar çalışıyor ya da dolanıyor olurdu ve bu seni gerçekten o evren içinde hissettirirdi. Bu tip bir dokunuş eksiği vardı maalesef.

Bir de tam olarak eksi ya da artı olarak sayamayacağım ancak şahıslara göre değişebilecek bir şey var o da filmin biraz hardcore DC Çizgi Romanları külliyatı ve Bruce Timmverse e ilgi duyan daha çok hitap ettiği. Yani bu külliyatlara özel bir ilginiz yoksa ve karakterleri şöyle böyle bilseniz bile film keyif verebilir ancak konuyla özel ilgililer için ayrı bir tadı olacaktır.


SONUÇ:

Pek çok nostaljik öğeyi ve aranan, beklenen geliştirmeyi bir araya getirerek bizi sevindirmek isteyen bir yapım olmuş ancak bir yandan da konu ve hikaye adına çok tembel ve sarsak bir yol izlenmiş. Resmen kendi topuğuna sıkıyor. Yine de son dönem DC Animasyonları standartlarını üstü gibi.

Değerlendirme:

Karakterler ve İlişkileri: 65/100
Derinlik & İşçilik: 57/100
Efektler & Görsellik: 75/100
Türünün Gereklilikleri: 81/00
Hikaye & Evren Dizaynı: 62/100
Özgünlük ya da Etki Gücü: 62/100
Zamanlama & Ritim: 78/100

KB Puanı: 67/100

(not: fikirlerim ileride değişebilir)


Tüm Hakları www.kahramanbaykus.com ve hazırlayan yazara aittir. Site ve yazar adı belirtilmeden ya da orijinal sayfanın linki verilmeden içeriği paylaşanlara hukuki yaptırım uygulanacaktır.

Utkan Aktaş Yazar:

2 Temmuz 1987 doğumlu olan Utkan genç görünümlü bir ihtiyar olarak iki üniversitede bulamadığı aidiyet ve de yaratıcılık hissini dans, yazarlık, kurgu gibi pek çok diğer sanatsal uğraşıda buldu. Şimdilerde ise Kahraman Baykuş olgusunun kurucularından ve de yazarlarından biri olmaktan son derece memnun bir adam olarak tanınmakta ...

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir