Dorohedoro Anime Tanıtımı

Dorohedoro, garip kurgunun anime&manga ortamındaki belki de en iyi örneklerinden birisidir. Büyücülük konseptini kendi çılgın anlayışıyla ele alan manga, 2000-2018 arasında çıkmıştır. Ancak yazının ana odağı, bu sene kış sezonunda çıkmış olan animesi olacaktır. Yazı, hiç olmasa bile oldukça az miktarda spoiler içermektedir.

[Bu yazı, yazarın kendi sitesinde de yayımlanmıştır.]

Hayashida Q isimli kadın bir manga-ka’nın yarattığı serinin animesi, Shingeki no Kyojin’in final sezonunu yapmayı üstlenmiş MAPPA stüdyosu tarafından yapılmıştır. Animenin yönetmeni, yine SnK final sezonunun yönetmeni olan Hayashi Yuuchirou’dur. 12 bölüm süren anime, manganın yaklaşık 40-41 bölümüne denk gelmektedir.

Dorohedoro açılışı.

Serinin hikaye akışına ve diğer olaylara geçmeden önce, açılış ve kapanışlardan bahsetmek gerekiyor. Serinin tek bir açılışı var ve sanatsal olarak, geleneksel bir açılış değil. Yukarıda görülebileceği üzere, “bir garip” bir yapıya sahip. Manganın ruhunu bu açıdan yansıttığını söylemek yanlış olmaz.

Kapanışlara gelirsek, tamı tamına altı tane kapanış var! Açılışa kıyasla çok daha basit bir yapıda olmalarına rağmen, kimileri oldukça ilginç. Yukarıda attığım örnek, bir video oyunu klasiği olan Doom’a gönderme yapıyor ve onu eğlenceli bir yorumlamayla bize sunuyor. Serinin hem açılışlarının hem de kapanışlarının müziğini ‘(K)NoW_NAME’ grubu yapmış. Serinin açılışı ve kapanışlarından bile özenilerek, farklı şeyler denenerek yapıldığı belli oluyor.

Animenin kendisine geldiğimizde, ilk dikkat çeken şey kısmen 3D teknolojisi kullanması oluyor. Birçok anime izleyicisi için kötü bir ün yapmış olan bu teknoloji, Dorohedoro’da sırıtmamış. Alışması 1-2 bölüm alabiliyor ama animelerde bugüne kadar yapılmış en iyi 3D kullanımlarından birisi var. Bu yüzden, bu olaylardan çekiniyorsanız bile bir şans vermeniz önerilir.

Caiman ve Nikaido.

Hikaye, karakterler ve evren yapısına geldiğimizde, Dorohedoro’nun en kuvvetli olduğu kısımlar başlıyor. Dorohedoro evreninde, bilinçli canlılar ikiye ayrılıyor: insanlar ve büyücüler. İnsanlar, Çukur denilen bir bölgede yaşarken, başka bir düzlemde yaşayan büyücüler, büyülü kapıları aracılığıyla onların dünyasını ziyaret eder ve insanlar üstünde deneyler yaparlar. Kendisi bu büyücülerden birisinin kurbanı olan baş karakterimiz Caiman’ın kafası, bir kertenkeleninkine dönüştürülmüştür. Daha da garibi, ağzının içinde başka birisi daha yaşamaktadır. Hafızasını kaybetmiş Caiman, hem onu bulan kişi hem de en yakın arkadaşı olan Nikaido ile beraber, ona büyü yapan kişiyi bulmak için büyücü avına çıkmıştır. Caiman, hedef belirlediği büyücülerin kafasını ısırmakta ve ağzının içindeki kişi, onları bir tür sorgudan geçirmektedir. Görülebileceği üzere, seri, daha ilk sahneden bize oldukça garip bir gizem kuruyor.

Gyouza yapan Nikaido. Atletik yapısı gifte görülüyor.

Peki bunun dışında neler öne çıkıyor? Öncelikle, büyücülerin yetenekleri oldukça ilginç. İnsanları canlı halde dilim dilim parçalayabilen güçlerden tutun, onları pastaya dönüştüren güçler mevcut. Üstelik, bunların klasik bir şekilde “havalı” olup olmamalarının seri açısından hiçbir önemi yok. Örneğin animenin baş kötüsü olan En isimli karakterin güçleri, mantar yaratabilmek ve insanları mantara çevirebilmek.

Animenin antagonisti, hayvansever En.

Hazır lafı açılmışken, En’den daha çok bahsedelim. En karakteri, animelerde çok sık göreceğiniz bir kötü tipi değil. Büyücü dünyasının en yüksek konumunda bulunsa da, kendisi için çalışan kişileri önemsiyor. Bunlara oldukça güçsüz, hatta neredeyse hiçbir işe yaramayan kişiler de dahil. Lakin buna rağmen, kendisinin büstlerini, portrelerini, heykellerini yaptıran, burnu Kazdağı’ndan bile büyük birisi. Aynı zamanda tam bir iş adamı tavrıyla, sürekli olarak para kazanabileceği yeni mecralar arıyor. Örneğin, kendisine ait bir mantar bazlı restoran zinciri var ve sürekli olarak yeni tarifler deniyor.

En’in kendisi hakkında çektiği filmden bir sahne.

Dorohedoro’nun tuhaf ve ilgi çekici karakter yapısı, ona dair en iyi şeylerden birisi oluyor. Gerek “kötü” taraftan, gerekse “iyi” taraftan pek çok ilgi çekici karakteri var. Örneğin, En Ailesi’ne ait iki karaktere bakalım: Shin ve Noi.

Solda Noi ve sağda Shin.

Yukarıda gördüğünüz ikili, En Ailesi’nin temizlik ekibini oluşturuyor. Yani, En’in pis işlerini hallediyor ve düşmanlarını öldürüyorlar. Görsel tasarım olarak, özellikle Shin’in maskesinin ne kadar başarılı olduğundan bahsetmem gerek. Shin, gücü açısından da oldukça ilginç çünkü rakiplerini onlar canlıyken parçalara bölebiliyor ve bu bizi oldukça ilginç sorgu sahneleriyle karşılaştırıyor.

Noi.

Noi’un ilgi çekici yanı, animelerde çok sık görmediğiniz bir kadın tiplemesi, yani oldukça kaslı olması. 209 cm boy ve 109 kg kastan oluşan Noi, aşırı uzun çoğu insana bile tepeden bakıyor. Ancak geleneksel kadın kalıbının dışına çıksa da, animenin en güzel kadın karakterlerinden birisi oluyor. İyileştirme gücüne sahip Noi, partneri Shin ile beraber oldukça ilginç kombolar yapabiliyor.

Doktor Kasukabe (sağ) ve böcek adam Jonson.

“İyi” tarafa geldiğimizde, Doktor Kasukabe belki de en ilgi çekici karakterlernden birisi oluyor. Büyücülerin cesetleri üstünde sürekli olarak deneyler yapan doktorun, aynı zamanda bir evcil hayvanı var: böcekleştirilmiş bir adam olan ve sadece “Şok edici!” diyebilen Jonson.

Jonson.

Fark ettiyseniz, iyi ve kötü laflarını tırnak içinde verdim çünkü ana karakter tarafı ve düşman tarafı olsa da, kesin olarak iyi ve kötü diye ayrıldıklarını söylemek zor. Örneğin, Caiman ve Nikaido, acımadan ve ayrım gözetmeksizin büyücü öldürüyorlar. Doktor Kasukabe, ahlaki açıdan oldukça sorgulanabilir deneyler ve araştırmalar yapıyor. Öte yandan En, kendi “ailesini” yani organizasyonuna dahil kişileri önemsiyor ve onlara sahip çıkıyor. Ancak bütün bunlara rağmen, büyücüler, insanlar üstünde acımasızca deneyler yapıyor ve onları, yaşama hakkına sahip canlılar olarak görmüyorlar. Hatta genel olarak, evren içinde, oldukça yakın ilişkiler olabilse de, bir yandan şiddete ve ölüme karşı bir umursamamazlık da mevcut. Bu hem Çukur’da yaşayan insanlar hem de büyücü aleminde yaşayan büyücüler için geçerli.

Teknik tarafa geri dönecek olursak, dövüş sekansları oldukça akıcı ve başarılı yapılmış. Seslendirmenler oldukça yerinde seçilmiş ve karakterlerine oturuyorlar. Örneğin, Jojo’da Okuyasu’yu seslendirmiş olan Wataru Takagi, Caiman’ın aptal ama içten sesini oldukça iyi şekilde vermiş. Bunun dışındaki karakterlerde de sesi sırıtan bir tane kişi bile yok. Hatta manga okuru olarak, bu karakterleri artık başka seslerle düşünemediğimi belirteyim. Teknik açıdan şikayet edeceğim tek kısım, animasyonlardaki FPS düşüklüğü oldu. İnsan alışıyor fakat buna rağmen kimi sahnelerde göze battığı oluyor.

Animenin komedik efekt karakteri ve bir tatlış olan Ebisu.

Sözün özü, Dorohedoro evreni gerek içerdiği ilginç güçler, gerek garip karakterleri, gerekse acayip komedi anlayışıyla insana deli dolu bir hikaye sunuyor. Gelenesel bir shounen arayan bir tipseniz, aradığınızı bu seride bulamayacaksınız. Ancak daha farklı şeyler istiyorsanız, Dorohedoro’ya bir şans vermeniz kesinlikle önerilir.

Feindbild Yazar:

Buradaki ve başka yazılarımı da içeren kendi sitem: https://otegezen.wordpress.com/

2 Yorum

  1. 29 Temmuz 2021
    Yanıtla

    Bunun gibi başka önerilerin var mı? Bu yazı sayesinde izledim ve çok beğendim en yakın bulduğum Chainsawman vardı sadece.

    • Feindbild
      31 Temmuz 2021
      Yanıtla

      Malesef benim de aklıma pek bir şey gelmiyor. Dorohedoro’nun mangasını da tavsiye ederim. Aksiyonla bir ilgisi yok ama absürt bir hikayesi olması açısından Dorohedoro’ya benzeyen (ve bunun yanısıra ağır psikolojik temaları ele alan) Homunculus mangası da var.

kriyus için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir