Thor: Ragnarok Mercek Altında !

-Thor: Ragnarok Film İncelemesi-

Merhaba sayın Kahraman Baykuş takipçileri, bugün sizlere son dönemin tartışmalı işi Thor: Ragnarok filminin incelemesi ile geldik.

Önceki inceleme (mercek altında) yazılarımı okuduysanız benim inceleme yazı tarzımı bilirsiniz ya eksiler/artılar/sonuç yöntemi ile giderim ya da vaatler/karşılıkları/sonuç yöntemi ile giderim ya da dağınık sohbet havasında giderim. Fakat bu film öyle bir film ki hem bu üç metodu da barındıracak yazı hemde daha öncekilere benzemeyecek ayrıca bu film ile beraber Marvel Stüdyolarına olan saygım o kadar azaldı ki MCU filmleri hatta son dönem tüm süper kahraman filmleri ve bu filmlerde ki yanlışları kendimce ele alacağım ayrı bir yazı yazmayı /video hazırlamayı düşünüyorum.

Bu film ile ilgili ilk söylenebilecek olan şey ile başlayayım.

-SAYGISIZ & SAMİMİYETSİZ BiR İŞ-

Film kendisini gram ciddiye almadığı gibi seni de salak yerine koyuyor. Gerçi filmden ayılıp bayılarak çıkan zibilyonlarca insan olması da adamların bu tutumunu doğrular nitelikte, neyse.

Film ne geçmiş iki filmi ve onun mirasını, ne geçmiş MCU mirasını, ne Marvel çizgi romanlarının mirasını ne de karakterin mitolojik mirasını gram bir taraflarına sallamıyor.

Yani tamam her çizgi roman karakteri bir nebze post modernizm ürünü ve her çizgi roman filmi de elbette öyle ama bu kadar kökenleri ve ayrıntıları sana ait olmayan bir karakteri, kaynak materyallerinden bu denli kopartıp, yıllarca belli başlı kaideler üzerinde sevilmiş bir karakteri ve evreni bu denli sağından solundan hırpalayıp, yırtmanın ve ortaya özentisiz, saçma sapan bir hikaye kumaşı parçası ile çıkagelip. “Hey işte bakın bu da benim yeni yorumum” demenin hiçbir anlamı olmadığı gibi doğruda değil hepimiz biliyoruz ki kumaşı sen üretmedin, ürünü de sen manifatura etmedin sen hali hazırda eşsiz bir kumaştan (Norse/İskandinav Mitolojisi) biraz dokusunu bozmuş olsan dahi olsa yine de kumaşa yakışır bir elbise yapmışsın, o kumaş tipinin ideal modeli belki o değildi fakat yinede başarılı ve nispeten özgün bir kıyafet modeli ile geldin (Marvel Comics Thor).

Sen de o elbiseyi alıyorsun kesiyorsun, parçalıyorsun, o kesilen yerleri başka modellerden aldığın bambaşka pazar kumaşları ile yamalıyorsun. Kimi yerini söküyorsun, kimi yerini yakıyorsun, kimi yeri tamamen yok, bacağın biri şort biri pantolon, kravat gitmiş yerine gemici düğümü gelmiş. Sonuçta ikisi de silindirik bir objeye atılan düğüm değil mi ne fark var canım demiş atmış oraya, çünkü bakış açısı bu.

Nitekim çıkan bu sonuca sırf her hangi bir 2. ya da 3. sınıf retro hollywood bilim kurgusunda görebileceğimiz hikaye örgüsü ve karakterler ve de 4. 5. sınıf hollywood utanç duygusundan beslenen komedi filmlerindeki komedi unsurunu ekledin diye benim “tamam olmuş” mu demem gerekiyordu.

Ha şimdi ben bunları deyince şöyle bir savunma gelecek çizgi roman alerjisi olan sinemacı kitleden “ama bu karakterin çizgi roman ya da mitoloji kökenlerinden, versiyonlarından haberi olmayanlar için neden bu film saygısız olsun ki ?”.

Buna da cevabım şu; “İşte işin samimiyetsiz kısmı da orada giriyor güzel kardeşim. Ayrıca bu yaşına gelip hala toplumsal figür olarak Thor nedir bilmiyorsan bu da bir eksikliktir , git tamamla gel.”

Önce saygısızlık kısmıyla işimi bitireyim sonra samimiyetsiz kısma geliriz olur mu ?

Saygısız Film -> Thor Gordon: MTV Savaşları

1. Mitolojik Kaynağa Saygısızlık:

Tamam burada hafifletici bir sebep var. Adam derki “ben Marvel’ın Thor yorumunun filmini yapıyorum, mitolojik bir figürün değil”. Ve bu cevap çok doğru da bir cevaptır ancak sorun şu Marvel’ ın bile değiştirmediği bazı mitolojik faktörler vardır. Misal;

  • Hela, Odin‘in değil Loki‘nin kızıdır, Fenrir (Dev Kurt) ise oğludur. Keza Midgard Sürüngeni de Loki ile ilişik bir figürdür.
  • Diğer bir örnek; Asgard Tanrıları Thor-Odin-Hela-Freya-Loki-Heimdal beşlisinden oluşmaz. Bunlardan ikisi Asgard’da olmayınca Asgard sahipsiz kalmış krallık tavırlarına girmez.

Nerede bu Asgard’ın Balder‘ ı, Lady Sif‘i, Tyr ‘, Melekler Kraliçesi, Angela‘sı, Karnilla‘sı ? 9 Diyarın en gelişmiş toplumunda en üstün ırkında Thor, Heimdal ve Odin hariç insanüstü başka varlık yok mu yani ? Sen böyle fakir, güçsüz ve de çapsız bir Asgard getirirsen önümüze elbette “Asgard bir yer değil bir halk” geyiğini satmak zorunda kalırsın .

  • Hela gücünü Asgard’dan almaz, hükmettiği yer altı diyarı Hel’den alır.
  • Kurt Fenrir (Marvel’ın Fenris diyerek araklamış oldukları gerçeğinden kaçabildiklerini sanmaları da ayrı bir trajedi. Filmde Fenris denmesinin sebebi Marvel’da Fenris diye geçmesi) ile ilgili bir kaç şey söyleyeyim.

Nasıl Ragnarok’ ta Thor’un rakibi Midgard Serpent ise , Odin’in rakibide Fenrir hatta mitoloji de Thor ragnaroktan sağ çıkıp sonraki neslin kralı olur (kimi anlatımlarda böyle kimilerinde ise Loki ve Serpent ile beraber muspelheim a düştüğü ve ne olduğu bilinmediği yönde) öte yandan yüce All-Father Odin, Fenrir tarafından yenir yani Skyfather seviyesinde bir karakterdir Fenrir. Diyeceksiniz “peki marvel da öylemi”. Evet öyle.

Fenrir ile Thor günlerce dövüşmüş ama Fenrir, Thor’un enerjisini tüketmiştir. Keza aynı fenrir hiç bir asgard tanrısı tarafından cildine zarar      verilememiştir. Cesur Tyr’in kolunu kopartmıştır.

Ve 1965 yılında çıkan Journey into Mystery dergisinin 114. Sayısında Fenrir’in sanılandan çok daha güçlü olduğu kozmik bir varlık olduğu    söylenegelmiştir. Ayrıca 1986 yılında çıkan Resmi Marvel El Kitapçığı serisinin 4. sayısında da Kurt Fenris’in Dormamu kadar güçlü olabileceğine dikkat çekilmiştir.

Ayrıca o Kurt diğer pek çok güce sahiptir, şekil değiştirme, uru metali diş, büyü, hipnoz, boyutunu değiştirebilme gibi.

Nitekim Hulk’un sağdan sola atabileceği bir şey olmaktan çooook uzakta.

Bunlar Marvel Comics ve Norse Mitolojisinin hemen hemen uyuştuğu ve mütabık olduğu ama bu filmin gram sallamadığı noktalar. Şimdi çizgi romanlara geçelim.

2. Ana Kaynağa yani Çizgi Roman Evrenine Saygısızlık:

Abi siz ne yaptınız ya. Asgard’ın elit askerlerinin yeniden diriltilip, Sonsuz Alev ile güçlendirilmiş versiyonlarına hani Heimdall’ın bile 4-5 tanesini bir arada alamadığı askerlere dünya yapımı M16 makinalı tüfeklerle dalmak nedir ? Seçilen silahın amerikan üretimi olması da resmen propaganda idi. Yani “Asgard’a bile giderimiz var” sübliminali vermek için tüm evrenin içine etmişiniz.

Ben o zaman 20-25 kişilik özel bir tim toplayayım. Silahlanalım. Asgard’a gidelim abi 😀 Böyle saçma bir şey olabilir mi ya. Asgard’ın teknolojisi, silahları, askerleri, tanrıları, kahramanları bunlar olmaz olur mu, bunlar öyle iki silah sıkmayla iner mi manyak mısınız. Avengers’ın en güçlü üyesi Thor’u ve onun etrafını bu kadar neden güçsüzleştirdiniz ki ? . Thor daha ilk filminde devasa canavarlarından içinden geçen bir adamdı. Onu geçtim bu filmin başında çok saçma bir biçimde Surtur‘u öldürdü 😀 Ne yani Odin’in bile tırstığı Surtur’u öldürüyor ama Hela’ya gelince gücü yetmiyor.

Odin Surtur’a baş gelebilmek için iki oğlundan da yardım aldığı o anlar !

Arkadaşlar Surtur öyle bir abi ki, Çizgi Romanlarda Odin’i öldürmüşlüğü olan ve öteki dünya da yeniden Asgard’ın üstüne çökmesi Thor ve Odin’in ortak çabaları ile anca durdurulabilmiş bir varlık. Yani Thor’un hele ki bu filmdeki kadar zayıf bir Thor’un yoldan geçerken yenebileceği bir varlık değil.

Hela’ya gelirsek Hela öyle bedeninden ter niyetine kılıç, mızrak çıkaran biri değil, karanlık büyülere hakim, elbette Nightsword (Gece Kılıcı) adlı kılıcını harika bir biçimde kullanabilen biri ama hepsinin ötesinde Ölüm Tanrıçası olarak death touch yani ölüm dokunuşu dediğimiz süper bir güce sahip yani dokunabilirse Odin’i bile öldürebilir. Öyle akrobatik hareketler eşliğinde Legolas’ın ok değilde kılıç atan bir versiyonu olmaktan çok öte kendisi.

Thor’a gelirsek attığı topun gelişini göremeyen, Odin Force kazandığı (Odin ile görüştükten sonra gözlerinin yıldırım ile dolduğu o hali) haliyle bile en fazla Skurge’ün makinalı tüfeklerinden biraz daha iyi çıkarabilen havada dönerek bize Raiden‘ ı hatırlatan ama esas çizgi romanlardaki Odin Force Thor’dan eser dahi kalmamış saçma sapan bir Thor gördük.

Loki deseniz töbeler olsun evrenin en güçlü büyücülerinden biri meyve bıçağı ile dolaşıp herkesten dayak yiyor. Hologram yapmaktan başka da becerdiği bir büyü yok. Halbuki ilk Thor filminde Thor’a neredeyse denk dövüşen, Bifrost’u kullanmadan bile Buz Devlerini Asgard’a ışınlamayı başarmış biri idi Loki. Hela bile Asgard’dan diğer diyarlara geçmek için Bifrost Köprüsüne muhtaç gözüktü. Onu geçtim filmin başında Odin, Loki’nin ona yaptığı büyü için 

“o büyüden kurtulmam epey zamanımı aldı, annen görse gurur duyardı.”
diyor.

Yani koca her şeyin ve herkesin babası Asgard Kralı Baş Tanrı Odin’i kitleyebilecek kadar iyi büyü yapan adama Doctor Strange “he canım he” çekiyor .

Thor için hayattaki en büyük değer taşıyan olgulardan biride onur kavramıdır. Thor, vakur bir lider, örnek bir yiğittir. Öyle Surtur ile Deadpool gibi kelime oyunu yapan, dördüncü duvarı kırıp sonra “yoo aslında kırmadık ya bak iskelet ile konuşuyorum” ayağı yapacak bir karakter değil. Esir düştüyse şartlar aleyhine ise bunun farkına varıp vakurluğunu bozmayacak kadar yetişkinlik ve de erdem sahibi biri. Tüm vikingler için saçları çok önemlidir bunun için çıldırmış gibi bağırmanın hiç anlamı yok. Ve evet en kötü Stan Lee cameo anı bu idi sanırım.

Çok uzatmak istemiyorum film aşırı tutarsızlıklar ile dolu zaten hepsine parantez açarsam bu yazı/videonun altından kalkamayacağım.

3. MCU Evrenine ve Serinin Öncesine olan Saygısızlık.

Hey bizide içeri alın. Thor’un arkadaşları biz.. Hani birinci filmden, çizgi romanlarda da hani…. Hey !

MCU yani Marvel sinema evreni hiç bir zaman süper filmler yapan bir topluluk olmadı fakat MCU’yu GotG (Guardians of The Galaxy) öncesi ve sonrası diye ayırmak mümkün , MCU hiç bir zaman ciddi bir ortam değildi tüm filmleri Disney destekli ve de PG-13 etiketli idi (13 yaş ve üstü için, 13 yaş altıda ebeveynleri ile izleyebilir demek oluyor). O sebeple genelde çizgi film vari bir havası hep vardı. Ama GotG öncesi filmler kötü ve az özenilmiş idi, saygısız ve samimiyetsiz denecek anları tek tük idi.
GotG’den sonra ise çağımız hastalığı olan “alaycılık ve utandırma mizahı” üzerinden yürümeye başladı ki ondan sonra da ayar tutmadı zaten. Sanırsınız süper kahramanları barındıran hayat memat hikayeleri değilde, Amerikan Pastasının kostümlü uzay versiyonunu çeker hale geldiler.

Nitekim Thor: Ragnarok bu olayın tavan yaptığı filmdir. İlk iki Thor filmi hiç yaşanmamış gibi davranmak ne kadar iyi bir seçimdir tartışılır ama böyle yapılmış olması her açıdan yanlış diyebiliriz.

Eski filme dair tüm karakterleri bertaraf etti. Lady Sif yok olmuş zaten evrende yok, 4 savaşçı ise hunharca öldürüldü. Asgard’ın, Kara Elfler ve Buz Devleri saldırdığında gösterdikleri süper teknoloji ürünü silah ve araçları nedense bu filmde suyunu çekmiş. Asgard Asgard değil sanırsın emitasyon altın kaplama kenar mahalle semti.

Hani Loki büyük planı ile tahta geçmiş ve kral olmuştu, öyle bir cliffhanger (izleyici ya da okuyucunun hikayeye tutunmasını sağlayan heyecan ve şaşkınlık uyandırıcı içerik) yarattın ve sonra bundan bir parodi ile mi kurtuldun ? E yuh artık.

Doctor Strange filminin sonu bu filme bağlanıyordu. Thor: Dark World filminin sonu bu filme bağlanıyordu. Avengers: Age of Ultron‘da Thor’un gördüğü kabuslar bu filme bağlanıyordu. MCU da olup bitenler ile çok fazla ilişkisi olan ve de ilk duyurulduğu dönemler gerçekten karanlık ve de ciddi bir vaka olarak tanıttığınız şeyden çıka çıka bu mu çıktı ? Kimse bana “abi adamlar 4-5 ay öncesinden söylediler komedi filmi olacak dedi” diye gevelemesin lütfen ondan önceki onlarca ay boyunca da bambaşka bir beklenti yaratılmıştı.

Ne içinde bulunduğu sinema evrenine bir faydası olmuş ne de eski Thor filmlerinin emeğinin üstüne bir şey koyabilmiş. Sadece hiç olmamış gibi davranmak. Film sadece kendini ciddiye almasa neyse , başka hiç bir şeyi de almıyor.

Fhor : Ragnacock bir Thor Parodisi diyip bu filmi çekseler tarihin en iyi parodi filmlerinden biri olurdu ama bu filmin adı Thor:Ragnarok. Bu bir kıyamet, bir distopya filmi arkadaşlar. Yani eğleniyor olmak, eseri tüm günahlarından bertaraf etmiyor ne yazık ki.


Şimdi diğer kısma geliyoruz. Yani SAMİMİYETSİZLİK !

Filmin mizah anlayışının ne kadar hatalı ve çarpıtılmış olduğu ile bu samimiyetsizlik kısmı epey uyuşuyor. Zaten tüm kaynak materyal ve de yan ilişkilerine bu kadar saygısız bir eserin samimi ya da dürüst bir iş olmasını beklemek zor bir de buna en ucuz mizah anlayışını ekleyince karşınıza en yüzsüz işlerden biri çıkıyor.

Spider-Man (bakmak için tıklayınız.) film incelemesinde biraz da olsa Bathos* nedir bahsetmiştik. Basitce bir karakterin ya da hikayenin kahramanının kahramanvari hareketde ya da makus talihi, gidişatı değiştirecek her hangi bir karar anında tam karakterin parlayacağını düşünürken bunun bir parodi ile bloke edilip epey absürt bir parodi anına çevirmeye Bathos denilebilir. Bizim deyimimiz ile “dağ fare doğurdu” dediğimiz absürt anlar koleksiyonu da diyebiliriz.

Ve bu filmin mizah anlayışının yüzde seksenlik kısmını bathos parodileri oluşturuyor. Misal;

  • Thor, korkularından kaçmayıp üzerine gittiğini iddia edip tam hapis yaşamından kaçarak, pes etmiş bir savaşçı olan Valkyrie’ye ders vereceği o önemli anda neden elinde olduğu ve de neden cama attığını bilmediğimiz bir topu cama atar ve top camdan sekip, gerçekçi olmayan biçimde Thor’u devirir.
  • Bruce Banner bir daha belki asla kendisi olamayacağı gibi inanılmaz bir riski barındıran Hulk’a dönme yetisini masumları kurtarmak adına göze alıp, kendisini feda etmeye karar verdiği anda yere yapışıp her yerini kırdığı boş sahne.
  • Surtur gibi (yukarıda çokça bahsettiğimiz) inanılmaz güçlü ve de Asgard’ın mahşeri olan bir yaratık ile yüzleşecek olan Thor’un Deadpool ya da Star-Lord gibi davranmaya başladığı saçma anlar. (Malum Zincir sahnesi ve devamı)
  • Yıldırım Tanrısı ne zaman harekete geçecek olsa , elektrikli bayıltma silahları ile alt edilmesi.
  • Thor’ un arkadaşı Banner’a ulaşmak adına gösterdiği fedakarlığın şapşal bir surat ve de yerden yere vurulma olarak seyirciye geri dönmesi
  • Valkyrie‘nin yamyamlara dur deyip, filme ilk giriş yaptığı sahnede gemiden, çöp yığınının içine düşmesi
    ve daha tonlarca benzeri sahne daha tamimiyle bathos ve kesinlikle en ucuz mizah kumaşı ile yamanmış sahneler diyebiliriz.

Bu da filmi inanılmaz samimiyetsiz, sığ, daha az akılda kalıcı yapıyor.


-Kurgu ve Kalite-

Pekli film kurgu ve de çekim kalitesi olarak ne vaat ediyordu ?

Pek bir şey yok, yersiz mizah ve popüler oyuncu kadrosu ardına saklanmış fakir bir film. Valkyrie’lerin Hela’ya doğru uçtuğu sahne hariç filmde hiç epik, mitolojik ya da kahraman vari denilebilecek bir an bulamamıyorsunuz. CGI kullanımları yer yer çok belli olmuş Hela’nın miğferi ya da Hela’nın Asrgard Kasasının zeminini kırarken ki kullanılan parçalanma, kırılma efekti korkunç derece de ucuzdu. Thor’un çıkan gözü de öyle ne bi oyuk gördük ne akan kan sanki biber salçası sürmüşsün gibi duruyordu. Gerçekçi değildi.
Keza Odin ve Hela ile karşılaşılan Norveç olduğu iddia edilen falez görüntüsünün yeşil ekran olduğu çok aşırı belli oluyordu resmen oyuncular üzerinden sızan beyazımtırak bir ışık görebiliyordunuz ortam ile iç içe değillerdi.

Karakterler, tek boyutlu idi, Heimdall hariç orjinalliğini koruyan bir karakter yoktu. Valkyrie ile Skurge hariç te karakter değişim eğrisi geçiren bir karakter olmadı ki onlar bile tam olarak geçirmedi. Skurge (Cellat) karakteri tamamen anlamsız ve gereksizdi. Halbuki beklenmedik bir anda bizim kahramanlarımıza Hela’ya saldırmalarına olanak verecek bir açıklık yaratsa, ihanet etse çok daha iyi olurdu. Böyle kurban bayramına kadar semirilen kuzuya dönmüş .. Şişti şişti şişti patladı. Öldüğü sahne de eski Cüneyt Arkın filmleri gibiydi. Bıçak Hela’dan çıktı frame kesildi bir sonraki frame de Skurge göğsündeki sahte bıçağı tutuyordu 😀 Rezalet idi.

Valkyrie desen yüzlerce yıldır yaşayan ve bunun büyük çoğunluğu Asgard’da geçen altın ırkın üyelerinden birinin 2. sınıf bir r&b kız grubunun lider şarkıcısı gibi boynunu kırıta kırıta, boyun omuru çıkmış gibi konuşması ve davranması komikti. Zenci oynatarak ırkçılık iddialarından yırtacağını sanan stüdyolar alttan alta yine afro-amerikalı karakteri her zaman olması gereken yere “beyazları eğlendirme” işine itiyor oluşu da ayrıca bir komik idi. Valkyrie kostümü de çok vasat idi.

Grandmaster karakteri, çizgi romandan çok ama çok farklı yani Jeff Goldblumm‘un kendisini oynamasına izin vermişler kendi nasıl biriyse karakter de öyle. Filme kattığı bir zerrecik bile pozitif bir şey bulmakta zorlandım hele ki ikinci after credits sahnesi bu filmden 4 puan kırmama başlı başına yeter.

Hela, Cate ablanın zerafeti ve oyunculuğu ile filme tutunuyordu onun haricinde baba sorunları yaşayan ve normal şartlarda “Barney Stinson” tarafından kolaylıkla bir bar çıkışı yatağa atılabilecek “ben burdayım” deme mücadelesi veren ilgi eksikliğinden muzdarip prensescilik oynayan küçük bir kız çocuğu profilinden öteye gidemiyordu. Ayrıca son savaşta sırf üstüne rahat rahat yıldırım çakalım diye kadına iki kere üst üste, hiç bir sebep yokken ve karakterin daha önceki hareket tarzına çok ters iken “sen ne tanrısıydın kardeşim,, ha tekrar söyle sen ne tanrısıydın la bebe” gibi (tamam biraz abarttım içeriği) gerzekçe bir monolog yazılmış olması karakterin topuğuna sıkılan anlardır benim gözümde.

Açıkcası film saygısızlık ve samimiyetsizliğin yanına bir de kalitesizliği de eklemiş gibiydi. Ve bir ton da plothole – hikaye boşluğu ile doluydu. Nasıl Thor, Loki, Hulk, Korg ve bir emekli Valkyrie aynı yerde rastlaştılar ? Hela neden Asgard’da giderek güçleniyorsa neden Asgard’da ilk geldiğinde yaptıkları ile sonraki hali arasında hiç bir fark yoktu ? Ve bunun gibi pek çok şeyi görmezden gelip önkabul ile izlemeniz için zorluyordu film sizi.

Thor ve Hulk sahnelerin işin gerçek anlamda “13 yaş ve üzeri” kısmıydı yani çocuklar ve ergenlerimiz için eğlenceli sahnelerdi sinema sanatı ya da öykü sanatı adına matah bir şey yoktu. Aksiyonda aklımızı başından alan bir şey değildi.

Birde film boyunca zaten çok saçma ve sevimsiz bir karakter olan (Planet Hulk hikayesinde ki mert, yiğit Korg’dan eser yoktu) Korg‘u bir de filmin sonunda ilk defa tamam lan Ragnarok izliyoruz işte, işte kıyamet işte biraz ciddiyet ve duygusallık dediğimiz yerde arda arda iki saçma sapan monolog sergilemiş olması da artık “öggh !” dememe sebep olmuştu.

Kısacası Heimdall reis hariç sahnesi gelince heyecanlanabileceğim karakter bırakmamış senaryo ve yönetmen.


Sonuç:

Başka şartlar altında başka bir yerde, başka karakterler ile bu film karşımıza çıksa çok hoş bir Flash Gordon Parodisi izler ve eğlenirdik 70 üstü de bir notu verirdik. Ama bu bir parodi değil bu kendine ciddiye almama, üşenme, sanatına inanmama ve de hayran kitleni inek gibi sağmaya adanmış bir film. İyi niyetli hiç bir şey görmüyorum. Paranın tatlılığı, şapşallık, saygısızlık, samimiyetsizlik bu filmden bana geçebilen yegane duygular. Evet yer yer eğlendirici ve zamanı sana unutturan bir film ama bunu seni öyle salak yerine koyarak yapıyor ki adeta kendini kirlenmiş hissediyorsun.

Fhor : Ragnacock ya da Thor Gordon: MTV Savaşları adını verebileceğim bu filme puanım ise;

PUAN= 57/100

Thor: Dark World, Iron Man 2 & 3, Spider-Man: Homecoming, Avengers: Age of Ultron, GotG2 ile beraber MCU çöplüğünün en dibinde diye adlandırabileceğim bir film kendisi.

Bizden bu kadar , bu yazıya katılıyorsanız ne mutlu bize ve ne üzücü sinema adına, katılmıyorsanız kendi fikirlerinizi bizimle farklı platformlardan paylaşabilirsiniz. Daha güzel filmlerin daha iç acıcı değerlendirmelerinde beraber olmak dileğiyle.

 

Utkan Aktaş Yazar:

2 Temmuz 1987 doğumlu olan Utkan genç görünümlü bir ihtiyar olarak iki üniversitede bulamadığı aidiyet ve de yaratıcılık hissini dans, yazarlık, kurgu gibi pek çok diğer sanatsal uğraşıda buldu. Şimdilerde ise Kahraman Baykuş olgusunun kurucularından ve de yazarlarından biri olmaktan son derece memnun bir adam olarak tanınmakta ...

Tek Yorum

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir