Spıder-Man Homecomıng Mercek Altında

Spider-Man: Homecoming Film İncelemesi:

Merhaba arkadaşlar.
Bu inceleme için biraz geç kaldık farkındayım fakat filmi bir kez daha inceledikten sonra incelemeyi yayınlamak istedim. Nitekim tekrar izledim ve araya biraz zaman soktum. Yabancı ve yerli incelemeleri okudum fakat fikrimi değiştiren bir şey olmadı.

Fikrimi sorarsanız ?

Epeyce kötü bir film.

Neden ?

Bu sorunun cevabını verirken aynı zamanda çevrede film ile ilgili gördüğüm bazı iddiaların ne denli yersiz olduğunu da göstermeye çalışacağım.

Başlayalım adostlar.


 

1- Bu bir origin (köken hikayesi) filmi değil yalanı !

Evet bu klasik bir Spider-Man köken filmi değil. Fakat bu film zaten tam anlamıyla bildiğimiz Spider-Man’i anlatan bir filmde değil. Evet Spider-Man karakterinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan yoğun espri ve mizah anlayışını tekrar getirmişler. Ama bunun dönmesi geriye kalan eksikleri örtmeye yetmemiş. Peter’ın bir birey, bir kahraman olarak doğru bir tanımı yapılmamış.

Nitekim bu origin yani köken hikayesi filmi değil gibi gelse de aslında bir bakıma da öyle. Köken filmlerinden alışık olduğumuz pek çok element var. Karakter yanlış, hatalı ya da eksik denilebilecek bir ideoloji, bir tavır ile yola başlar. Bu durumda Peter’ ın kahramanlığın sadece şaşasına odaklı olması, amacının iyilikten çok Avengers ekibi ve Iron-Man‘ i etkilemek olduğu fakat sonra kahramanlığın tehlikeli ve de yıpratıcı yanını da görüp bunun havalı olmak ile alakalı olmadığını görüyor vs. Klasik köken hikayesi filmi. Diğer köken hikayesi filmi klişeside bir mentoru, bir akıl hocası olması. Bu kez Ben Amca, Norman Osborn vs değil Iron-Man. Karakterin çizgi roman gerçekliği ile uyuşmayan bir durum.

Origin klişelerine devam edecek olursak; kahramanımızın kişisel hayatı ile çok yakından ilintili, bir tanıdığı, bir sevdiği üzerinden ortak ilgilere ve bağlara sahip olan bir villain, bir kötü adamımız olması. Kötü adam, kahramanımızın aşkının babası buda aralarındaki gerilimi daha kişisel yapıyor. tam bir köken hikayesi filmi..

Evet örümcek ısırma ve ben amcanın ölüm sahnesi gibi klişelerden kurtulmuşuz gibi görünebilir ancak hem çizgi romanlarda hemde film evreninde çokta örnek bir insan olmayan Tony Stark‘ ın Peter’e sidekick (yardımcı kahraman) muamelesi yapması ve ona iş etiğini öğretmeye kalkması inanın bana örümcek ısırığı ve ben amca ölümü kadar baygınlık verici idi. Üstüne üstlük ısırık ve ben amcadan da çok daha az samimi idi.

Nitekim arkadaşlar bildiğimiz Spider-Man köken hikayesini görmediğimiz halde MCU Spider-Man’inin origin filmini izledik diyebiliriz ve oldukça formüle edilmiş basit bir iş idi.

 

2- Sonunda geveze ve komik bir Spider-Man. En eğlenceli Çizgi Roman filmi.

Sam Raimi‘nin spider filmleri aydınlık olmasına karşın şaka ve mizah unsuru sınırlı tutulmuştu tabi Tobey Maguire’ nin drama ağırlık bir oyuncu olması bunda etkin idi. Sonra Andrew Garfield‘ın spidy’i oynadığı The Amazing Spider-Man ikilemesi geldi, bu filmlerin aksiyon sahneleri, efektleri ve de diyalogları iyi olsa dahi ne beklenen spidy kadar komik ve eğlenceli ne de Sam Raimi versiyonu kadar aydınlık filmler değildi.

Nolan’ın Batman Kara Şövalye üçlemesi, V for Vendetta ve Snyder’ın Watchmen ‘ı aynı 5-6 yıllık süreç içerisinde arka arkaya gelen ve çook büyük beğeniler alan yapımlar olunca süper kahraman filmleri ve de benzeri fantastik ya da bilim kurgu evreni filmlerinin hepsi onların etkisinde kaldı ve filmler kararmaya başladı . Halbuki o filmlerin başarısı karanlık tonlarından değil karakterlerinden ve de senaryolardan geliyordu. Fakat o filmlerden sonra “Filmi karanlık yap ki millet bir şey sansın !” anlayışı geldi. TASM ikilemesi de bu akımın bir ürünü idi. O sebeple Marvel gibi “yüzeysel fakat eğlendiren” bir sinema evreninde yeniden yorumlanacak olan Spider-Man filminin mizahi yönünün ağır olacak olması doğal bir beklenti idi.

Hatta insanlar o kadar önkabullü idi ki bu konuda, benim gittiğim sinemada ilk 15 dakika Peter “a” dese millet gevrek gevrekte olsa gülüyordu. Ama sonra o izleyicilere neler oldu yazımın sonlarında anlatacağım.

 

Nitekim komik, genç ve de görünürde samimi bir ergen ağ fırlatıcımız oldu ve bu mutluluk verici, fakat bir düşünün gerçekten olması gereken neydi ? Yani 1994 çıkışlı Spider-Man TAS çizgi dizisini düşünün (bize Spider-Man’i sevdiren yapım) ya da çizgi romanlarını ? Şakalar böyle miydi ? 2 dakika önceden, yapılacak şakanın ve de ona gelecek tepkinin ne olacağını bilebildiğin, mesajlaşma tarzı bir komedi mi ? Kendi adıma cevap vermem gerekirse hayır. Flash Thompson‘ı Peter’i ezen klasik maskülen beyaz batı erkeğinden alıp, zekiler arasında aptal ve malı ile böbürlenen bir hintliye çevirerek onun üzerinden yaptığın espriler mi espri olması gerekiyordu ? Ya da Ned karakteri gibi onu nelerin motive ettiğini asla bilemediğimiz , tombul bir Hawaili – kızılderili melezi görünümü ile nerd tipi şapşallıkları yapan karakter olarak ne kadar etkileyici idi ki ?

Dünya’nın en büyük savunma örgütlerinden Shield, CIA ve Avengers ile beraber çalışan ve de savaş sahalarından toplanan çok değerli ve de tehlikeli, gelişmiş teknoloji ürünü emanetlerin saklandığı depoda hareket sensorü mü yok, orayı izleyen bir kamera mı yok ? Spidy’nin kadın sesine sahip zırhının ara yüzü ile absürt yakınlaşmasını çekmek için niye dünyanın en güvenlikli yerlerinden birini seçtin ve o sahne neden o kadar uzun. Karakter ve hikaye gelişimine katkısı neydi ? O sahneler olmasa biz Peter’ın ne kadar naif olduğunu ve esas kız hakkında hissettiklerini anlamayacak mıydık ? Çoktan anlamamış mıydık ? Şaka olsun torba dolsun tarzı sahneler ile dolu film. Nitekim mizahın akıllı ya da ideal bir kullanımı yoktu. Karşılaştırma yapmak istemesem de bu yazın bir diğer süper kahraman filmi olan Wonder Woman, özünde bir komedi ya da gençlik filmi olmamasına rağmen bana sinemada çok kahkaha attırdı. Hatta genel seyirci tepkisi de böyle diyebilirim.

Film nispeten komik, evet şöyle böyle eğlenceli ama bu sanıldığı gibi tek başına bir tatminkarlık kaynağı olmaktan çok ama çok uzak zira şaka sayısı = komiklik değildir. Komedi ve şakalar Bathos* aracı olarak kullanılınca hoş olmuyorlar. Bathos hikayedeki bir durumun ya da anın yüceliğini, azametini engelleyecek hatta tam ters etki yaptıracak kasti ya da istemsiz başarısızlıklar girişimleridir. Ve bunu yapmanın en sık yolu parodidir.
Bu noktada farkedilmesi gereken kulağınıza geldiğinde komik gelen şey aslında metin olarak algılandığında, hikaye olarak algılandığında sizi bir kahramanın azametli ve görkemli durumundan uzaklaştıran bir etmen olabildiği. Ha bundan niye uzaklaştırıyorlar derseniz çünkü o kadar da iyi şeyler yazmıyorlar hepsi çok ucuz ve formülleştirilmiş işler.

 

3- Yan Karakterler çok Başarılı kullanılmıştı !

 

Aslında bundan biraz bahsettik Ned karakterinin devamlı bir demogoji ve nerd faaliyeti aracı olmasından hariç bir işlevi yoktu o işleri yapan bir robot da aynı etkiyi yapardı. Flash Thompson üzerinden yapılan sevimli ırkçılık denilen, aslında sevimli olmayan şakalardan da bahsettik. Şimdi Tony Stark, Esas kız, May hala ve olası Mary Jane‘e değineyim.. Kötü adamımız başlı başına bir başka madde çünkü.

May Hala ile başlayalım ve başlar başlamaz şunu ekleyelim. Aslında May Hala’ya dair kesilmiş bir sahne var. May Hala bir kriz anında, genç bir kızı kurtarıyor ve Peter bunu uzaktan görüyor. Sonra ikili evde buluştuklarında Peter ona gününün nasıl geçtiğini sorduğunda, oyuncu Marisa Tomei’nin deyimiyle “içten içe o gün olanlar sebebiyle titrememe rağmen yeğenime sadece “iyiydi” diyorum.” Ve akabinde şu sözleri de eklemiş;

“Böylece Peter’ın etik değerlerinin bir kısmını halasından aldığını görebiliyorduk. Filmi izlediğimde sahnenin olmadığını gördüğümde hayal kırıklığına uğradım.”

 

Bir kez daha günümüz ana akım sinemacılığının olması gerektiği gibi bir yönetmenlik sanatı değil bir editing işi olduğunu, son sözleri editörlerin söylediğini anlamış oluyoruz. Düşünsenize bu sahne May Halayı sadece olgun bir sex objesinden çok daha farklı bir yere götürebilirdi.
Nitekim May Hala, peter için endişelenmekten ve de Tony gibi orta yaş erkekler için ideal obje olmaktan öte gidemeyen tek boyutlu hatta boyutsuz bir karakterdi.

Geçelim esas kıza, klasik, kızın her şeyi bildiği (spider-man kimiliğini değil ama Peter’ın hislerini) ama erkekten hareket beklediği ilişki. Filmde her hangi bir ortam da ya da zamanda olan her hangi bir olay Spider-Man / Peter ilişkisi üzerinden bir şekilde bu kızımızı ya mutlu ediyor ya üzgün hatta bu Spider-Man üzerinden kızın başına gelen ve kızın filmdeki her etmen ile bu kadar şahsi bağı olması olayı filmin son kısmında zirve yapıyor. Ama kız bir cümledeki bağlacın görevinden farklı ne yapıyor ki ? Tamamen dekor bir karakter.

 

Laura Harrier (left) and Tom Holland in Columbia Pictures’ SPIDER-MAN™: HOMECOMING

Esas kız demişken, kandırmaca olmasını umduğum nerd, sarkastik ve de latin Mary Jane’ ede merhaba dedik. Herkesin film öncesi dedikodulardan sonra hep bir ağızdan “umarım öyle değildir” dediği Zendaya‘ nın karakterinin Mary Jane olma durumu filmde nispeten netliğe kavuşuyor ve işte o zaman şöyle diyorsunuz “devam filmi daha da kötü olacak”.

Abicim ne gerek var ya, biraz şu orjinal eserlere metinlere sadık kalın bu post-modernizm ile gelen her şeyi büküp, yamultup yeniymiş ve kendininmiş gibi pazarlayalım mantığı nereye kadar..

Ve gelelim yaşam koçu mu, abi mi, baba mı, işveren mi, aşılması gereken engel mi ne olduğu belli olmayan Tony Stark karakterimize…
Hem Civil War filminde hemde bu filmin başlarında Tony’ nin Peter’ a karşı oldukça ilgisiz onu Kaptana karşı kullandıktan sonra kaldırıp atan, kendi çöplüğünde takıl büyü vs diyen biri olarak görüyoruz. Peter’ a dokunmaktan bile haz etmeyen falan hallerde buluyoruz karakterimizi. Peter’ a sarılmıyor ya da ona bir iş vermiyor ama 7/24 neredeyse ürkütücü biçimde bu çocuğu takip ediyor.

Feribot kazası sonrası Tony geliyor ve kahramanımıza, kahramanlığın sadece şan ve heyecan olmadığını, tehlikede olan hayatlar olduğunu, Peter’ a kahramanlığın zırha güvenmek olmadığını söylüyor ! Ve bunu Iron-Man söylüyor ? Cap söylese falan anlarım da … neyse devam edelim.

Buraya kadar güzel karakter arkının (karakter değişim eğrisi diyelim) tam tepe noktası burası çünkü buraya kadar aynı akıl ile ilerleyen kahramanımız buradan sonra farklı yönde gelişme gösterecek. Önemli bir andı ve bir şekilde kotarıldı.

Evet sizler için kendim yaptım 🙂

 

Fakat sonra ne oldu ? Aynı Peter, yine Tony’den izinsiz, onaylamadığı biçimde baş kötümüzün peşinden gitti ve yine sivillerin hayatını tehlikeye attı (yanan uçak motorunu şehrin üstüne atması, uçak düşerken devirdiği bina ve altında birilerinin olma ihtimali ve hepsini geçtim düşen bir uçağı şehre çok yakın şekilde uçurma çabası) yani bir önceki onaylanmayan hareketin aynısını yaptı tek fark bu sefer sonuç olarak kötü adamı hakladı.

Ama bu sefer Aynı Tony övgüler yağdırdı ?! Ve film başında Peter’a bir kucaklamayı çok gören Tony bu sefer onu Avengers’a almak istedi (15 yaşındaki Peter’ı !) ve onu “çok iyi çocuk” diye övdü. Arkadaş madem sen bu çocuğun bir numaralı hayranıydın neden baştan göstermedin de, çocuk kendimi göstereceğim diye bu kadar saçma işlere girmek zorunda kaldı.

Yani Peter’ın hareketlerinde ki anlamsız ve de birbiriyle tutarsız motivasyonun kaynağı olması için orada olan başka bir görevi olmayan bir karakter idi. Peter’ın karakter değişim eğrisinde katkısı olsun diye filmin iki ayrı yarısında iki ayrı karaktermiş gibi davranan bir Tony var bana hiç inandırıcı, samimi gelmedi, üstüne üstlük filmi Peter’dan daha çok domine etti.

Nitekim, hayır yan karakterler sanıldığı kadar sağlam bir iş çıkartmıyor ama sebebi oyunculuklar değil, oyunculuklar oldukça iyi fakat sahneler, senaryo ve yönetmenlik bu karakterlerin içini boşaltmış diyebiliriz.

4- Sonuda! Marvel ve diğer çizgi roman sinema evrenlerinin en oturmuş, en iyi kötü adamını izledik !

Aaah, off…

Yok karakter ne istediği belliymişte, neden kötü olduğu iyi verilmişte, haklı yanları varmışta.. Ah ah hikaye sanatı da diğer her şey gibi o kadar ucuzlaştı ki, insanlar çok azı ile yetinerek, böyle şeyleri överek, gelişimin ve yaratıcılığın önünü kesiyor adeta. Demek çok oturmuş, gelin konuşalım o zaman ne kadar oturmuş kötü adamımız ?!

Film başında, New York‘un göbeğinde Avengers filmindeki Avengers Vs Chitauri savaşından geriye kalan hasarın giderilmesi için ortalıktaki molozları toplayan bölgenin dekapajını yapan bir kazı ekibinin amiri olarak karşımıza çıkıyor karakterimiz. Fakat elbette sahada bir ton uzaylı teknolojisi ve değerli metaller varken orayı sana bırakmazlar mantıklı olarak. New York’un merkezine gelip çalışmak için tüm parasını iş makinelerine yatırıyor bu abimiz, sanki bunla ilgilenen yetkili merciler yokmuş gibi. Akabinde Marvel çizgi romanlarından bildiğimiz hatta bir dönem dizisi gelecek diye bize fake attıkları Damage Control ekibi geliyor. Shield, CIA ve Avengers destekli şirket bizim elemanların iş sahasına el koyuyor.

 

Bunun takiben kendini aşağılanmış hisseden kötümüz sürekli onun eline bakan insanlar ve beslemesi gereken bir ailesi olduğundan bahsederek seyircinin sempatisini kazanıyor klasik fakir, mavi yakalı edebiyatı..

Ama esas sorun bundan sonra, bu elemanlar sahayı boşaltırken yanlarında 3-5 parça uzaylı teknolojisi de alıyorlar ve enteresan biçimde dekapaj ekibi olması gereken ekip, ülkenin en gelişmiş mühendislik bürosu çıkıyor ve o uzaylı teknolojisine ters mühendislik uygulayarak chitaurilerin ellerindekilerden bile güçlü silahlar yapıyorlar ve ben bu düzeni bozarım diyen kötü adamımız düzenin adamı olup silah satmaya başlıyor. Aile’ye değer veren adam başka ailelerin sonunu getirecek bir işin lideri oluyor !
Adam sürekli ailesinin zor durumundan ve eline bakan adamlardan bahsediyor. Ama aynı adam çalışanlarından birini öldürüyor ve diğerini de ölümle tehdit ediyor. Sürekli zor durumda olduğunu düşünmemizi istediği ailesi ise Peter ile aynı sub-urbs tarzı semtte yaşayabilecek kadar orta kararda bir aile çıkıyor, elime bakanlar deyip durduğu da iki kişi çıkıyor, karısı ve kızı ve karısının bilinen bir işi yok ama taşı sıksa suyu çıkar ?

Nitekim hem senaryo hemde yönetmen, en büyük motivasyonu olan “Aile’ye göz kulak olma” “Aile’yi komforsuzluktan, fakirlikten, imkansızlıklardan uzak tutma” olan karaktere gerçekten zor durumda ve kurtarılması gereken bir aileden ise sağlam ve rahat biçimde orta-direk denebilecek az nüfuslu bir aile veriyor ve bu adamın bu aileye neden bu kadar düşkün olduğunun öyküsü de yok, bu açıdan bana bir şey aşılayamıyor keza elime bakıyor dediği çalışanların neredeyse yarısı ileri seviye mühendis, yahu o teknolojiler ile enerji tasarrufu ya da silah sanayine dair prototipler yapıp şirketlere satsalar zaten hepsi zengin olur neden bu adamın eline bakıyorlar o da belli değil.

Hal böyle olunca arkadaşlar, kötü karakter bende şöyle bir etki bıraktı daha doğrusu bende bıraktığı etki de değil yazarın, yönetmenin verdiği bu diyeyim.

Herkesin tuzu kuru, herkes istese ekmeğini taştan çıkaracak durumda, zor bir durum yok, travmatik bir hayat yok bu adamı ekstrem uçlara ve ekstrem yöntemlere itebilecek hiç bir şey yok aslında ama yine de bu abi metalik bir akbaba kılığına girip silah pazarladığı halde Peter’a ahlak dersi verebilecek kadar da kendi gerçekliğine karşı yabancılaşmış bir karakter. Dışarıdan derin ama yüzeyini kazıdığınızda aslında çok ama çok sığ bir kötü adam görüyoruz.

Evet Michael Keaton‘ın süper oyunculuğu ve karakterin kızı ile ilgili olan süpriz girişi kötü adamımızı olduğundan daha iyi gösterebilir ama etiketlere aldanmayıp, popülistliği bırakırsak hem biz hem de sanat adına daha sağlıklı olacaktır. Bu kötü karakter de Ultron kadar kötü tek fark bu kötümüzün fakir edebiyatı yapan, aile vurgusu yapan bir insan olması. Şikayet edecek hiç bir şeyi gözükmediği halde eden ve sempati bekleyen bir sapık.. Oturaklı bir yanı falan yok maalesef. Birde ortalıkta “neden kötü olduğu net belli” diyenler var 😀 Demek ki bu arkadaşlar biraz kemerleri sıkması gerekse hemen dışarı çıkıp insanları öldürecekler.


Şimdi filmin hikayelerindeki boşluklara bakalım, plothole sekansına geçelim.

1. Eğer Damage Control, bizim kötü adamımızın iş için aldığı izin kağıdından hemen 2 dakika sonra kurulmadı ise nasıl her hangi bir şirket ya da devlet kanalı ile alakası olmayan bu adam, arkadaşlarını ve iş makinalarını toplayıp gelmiş ve o kadar önemli bir sahada çalışma izni verildi ?

2. Her halta karışan ve her yerden çıkan Shield’ın burada olan her şeye karşı sessiz kalması, FBI gibi süper kötü adamlarla uğraşmak konusunda yeterli olmayan bir örgütün daha çok sahne almış olması ve Tony’nin Shield değil de FBI’ı çağırmış olması ?

3. Kendisini “çıplak elleri ile otobüs durdurabilen bir ergen” olarak tanımlayan adamın 10 dakika küçük bir minibüsün arkasından savrulması saçmalığı. Çizgi Romanlardaki Spider-Man ‘ın 25-60 ton aralığında kaldırma kuvveti olan bir hayvanat olduğundan bahsetmiyorum bile.

4. Ancak bir kazı ekibinde çalışabilecek kadar kalifiyeli olan insanların birden bire uzaylı teknolojisi ürünlere ters mühendislik uygulayarak o teknolojiyi getiren uzaylıların ellerindeki silahlardan bile daha gelişmiş silahlar yapmış olmaları ?

5. Damage Control ya da Shield’in bu adamların sahayı terkederken ve terkettikten sonra bir şey çalmadığından emin olmak için denetleme yapmamış olmaları. Bırakın uzaylı teknolojisi ürünlerin olduğu bir alanı, bugün en basit krom, demir, altın gibi değerli metal madenlerinde bile giren çıkan işçiye yapılan güvenlik kontrollerini bilen bilir.

6. Hayır en kötüsü Marvel evreninin potansiyel açıdan en zekilerinden biri olarak tasvir edilen ve de bu filmde bile okulun en zekisi olarak gördüğümüz Peter Parker’ın ilk defa gördüğü dünya dışı, kökeni bilinmeyen bir taş parçası, mineral ya da kayaç diyebileceğimiz şeye çekiç ile hunharca vurması, sonradan anladık ki o patlayıcı imiş ve radyoaktif enerjiden besleniyormuş ? ee Peter bunu elektron mikroskobu ve de büyük ihtimalle ultrason, röntgen gibi teknolojilerin olduğu bir laboratuvara götürmüştü zaten ?

7. Washington (Şehitlik Anıtı da diyebileceğimiz) Anıtının üstüne tırmanan Spidy’e kıpırdama diye uyarı yaptıktan sonra kıpırdayınca ateş etmemeleri. Orası Amerika, polisler sıradan yerlerde bile ikaza uymayan sıradan suçluları anında indirme haklarına sahip. Spidy ki hem kostüm içinde biri hemde tırmandığı şey Washington’da Beyaz Saray’ dan sonra ki en önemli yapı, sırf gerilim vermek ve Spider-Man’e atlama rampası olsun diye oraya polis helikopteri koyduk abi demeye getirmişler.

8- Peter’ın ağlar içerisindeki sırt çantasını kim çalabiliyor ? Ortadan ikiye yarılmış feribotu bir arada tutabilen ağı kim yardı da çantasını çaldı. Onu geçtim, o çantadan yola çıkarak DNA yoluyla çok rahat biçimde Peter’a ulaşabilirler. Yani sırf eve gizli giriş sahnesi ve Ned karakterinin seyirciye tanıtılması için öncesinde bir bahane yaratılmış ama bahanenin kendisi saçmalıktan ibaret. Film genelde böyle zaten kendinden bir sonraki sahneyi hazırlayan rezil bahanelerle dolu.

9- Feribotu ortadan ikiye yaran silah neden feribot yarılınca durdu ? Ona mı programlıydı. Abi bir şekilde bu feribot yarılmalı ve Spidy bunun üzerine epik bir an yaşamalı diye yaptık oldu bir sahne daha.

10. Iron-Man ya da Shield’in rahatlıkla ilgilenebileceği Vulture için FBI’ı aramak ? Ne yapacak FBI yer çekimi ve ısı silahlarına tabancalarla mı dalacaklar ? Uzaylı teknolojisine haklarını mı okuyacak ? Tony bir de iyi bir halt yapmış gibi Peter’ı azarlıyor, “FBI a haber vermiştim sen her şeyi mahvettin” . Açıkcası azarlanması gereken Tony çünkü peter olmasa Vulture o 4-5 kişilik izci çocuk grubunu parçalardı. Hal böyleyken Spidy neden azarlandı ?

11- Nasıl bir ders çıkarması gerekiyordu bundan ? Çocuğa içinde öldürme fonksiyonu ve 500 üzerinde ağ atış stili olan bir zırhı mahallesinde ki teyzelerin eşyalarını taşısın diye mi verdin ?

12- Damage Control adında Shield, Avengers, CIA ve de bilimum pek çok örgüt ile ortaklaşa iş yürüten savaş ganimetlerini toplama ve de cenk sonrası hasarı giderme işleri ile ilgilenen, deposunda dünyadaki en ilginç kalıntıları bulunduran yerin hiç bir güvenlik sistemi olmaması ve Spidy’nin orada zırhının arayüzü Karen ile romantizm yaşamaları ??! HAH !? Ne !? Sebep ?! falan diye sorup durdum kendime.

13. Spider-Man feribot ile ne yaptıysa uçakla da aynısı oldu.

– Bir ulaşım aracının yok edilişi
– yüzlerce insanın hayatını riske atan hareketler
– izinsiz ve de onaysız hareket

Peki neden birinde azarlandı da diğerinde övüldü ? İlkinde kötü adamı yakalayamadı ve de Amerikan Hükümetinin uzantısı olan FBI’ın işine çomak soktu ve Iron Man’in zahmet edip yardım etmesi gerekti ama diğerinde kendi başına halletti ve Iron-Man’in mallarını kurtardı diye mi ? Ne yani kahramanlık şimdi pragmatiklik üzerine mi kurulu oldu ? Niyetin ve amacın önemi olmadığı sadece sonucun önemli olduğu mu ?

Wow gerçekten de çok kahramanvari bir filmimiz var.

İnanın bana daha sayabileceğim tonla absürt, sırf olsun diye olmuş olan şey var. (Spider-Man’in Usain Bolt kadar hızlı bile koşamadığını görmek gibi) Ayrıca Spidy’i pek çok durumdan kurtarabilecek klasik bir örümcek adam elementi olan örümcek sezgilerini filmde süpriz yapabilelim diye traşlamışlar.


Şimdi de işin biraz film ve öykü kısmına geçelim.

Müzikal kısmı eksik yani yine Wonder Woman filmi ile karşılaştıracağım fakat o filmden çıkınca dilime dolanan, aklıma takılan 2-3 film müziği ve teması varken Spidy’den boş çıktık bir Guardians of The Galaxy kadar bile iş yoktu.

Tüm sahneler arasında, asansör kurtarma sahnesi hariç neyin nerede nasıl olduğu ve bu konuda insanların ne hissettiğini net gösteren ve de gerçekten kahramanvari bir his uyandıran başka bir anı daha yok filmin. Aydınlık ve renkli bir Spider-Man filmi diye övülen filmin tüm dövüş sahnelerinin gece yaşanmasıda başka bir tutarsızlık ?! Hadi ama Batman filmlerinde bile Batman’in gündüz dövüştüğü oldu ya.. Spider-Man bu !

(l to r) Tom Holland, Michael Keaton, and director Jon Watts on the set of Columbia Pictures’ SPIDER-MAN™: HOMECOMING.

Dövüşler demişken kimi kesimin Wonder Woman filminde anlamsızca eleştirdiği yavaş çekim tekniği burada çok gerekliydi. Çünkü Vulture ile Spidy’nin dövüş sahnelerinde her şey çok ani oluyordu. Evet o koşamayan Spidy birden bire gözle görülemeyecek taklalar ve splitler atmaya başlıyor. Vulture ise kesiyor, biçiyor vs ama bu karşılaşmalarda tek gördüğüm karanlık arka plan üzerinden geçen nispeten belirgin siluetler. Final dövüşünde onca darbeden ve de metalik pençeler ile delintikten sonra hala bir gıdım bile kan çıkmaması ? Evet 13+ filmindan kimse vahşet beklemiyor ama bu kadar izole ve sahte bir sahne yapmaya gerek yok.

Hazır final dövüşümüzden bahsetmişken final dövüşü öncesi karakterimiz için dönüm noktası olan anı temsil eden sahneye gelelim. Enkazın altından çıktığı sahneye gelelim. Sudaki yansımanın birine aniden fazladan 10 kat güç verdiği, vücudunun çoğunun açıkta iken sıkıştığı hissini kadrajı daraltıp, karakterin kapladığı alanı büyütüp, çevresini küçülterek vermeye çalışmak çok sahte hissettiryor hele o suni gelen acı ve cığlıklar. Yani oradan topallayarak çıksa, bir yeri kanayarak çıksa tüm o çaresizliği ve akabinde kendisinde olan gücü bulup oradan çıkmasını anlardım ama hiç bir şey olmamış gibi çıkınca sanki rol kesiyormuş gibi oldu. Çok ucuz sahne nerede Sam Raimi’nin Spider-Man 2 filminde ki metro sahnesi nerede bu Bu olaya benzer bir çizgi-roman anına gönderme yapmışlar ama ne yük aynı yük ne de açılar aynı açılar.

Filmi cidden beğenmiş olanlar buraya kadar dayanıp gelebildiler ise epey stresli ve gergin olmalılar ama üzülmeyin şimdi sizin seveceğiniz kısım geliyor.

Ee peki bu film de hiç mi iyi bir şey yoktu ?
Vardı elbette;

– Oyunculuklar: Hemen hemen herkes vasatın üstünde bir performans sergiliyordu. Fakat Keaton sırf karizması ile o saçma karakteri bile kurtarıyordu hatta filmi kurtarıyordu diyebiliriz. Tom Holland ise Peter olarak cidden sağlam bir iş çıkarıyordu.

– Spidy’nin limitleri iyi belirlenmişti:
The Amazing Spider-Man ya da önceki Spider-Man üçlemesinde ki gibi kahramanımız tüm şehrin yok oluşuna sebep olacak planları engellemiyor, çok çok ağır yüklerin altına girmiyor. Ve bu çok iyi bir karar, Semtinde ki insanlarla ilişkisi ve de Spider-Man’in o lokal kahraman olduğu hissi iyi verilmiş ve de Marvel Sinematik Evreni’ ndeki ilk Spidy filminde 15 yaşında ki karakterimizi hemen çok çok büyük güçler ile içli dışlı etmek hoş olmazdı bu anlamda çok doğru bir karar alınmış.

– Kaptan Amerika filmlerini saymazsak onlardan sonraki en kahramanvari ve de en izleyicinin kendisi ile ilişkilendirebileceği karakter profili bu filmdeydi denilebilir. Elbette bu Spider-Man karakterinin genel hatları ile alakalı fakat burada illaki film ekibinin de katkısı var diye olaya bakıyorum ve bunu bir artı olarak gördüğümü belirtmek istiyorum.

– Kaptan Amerika’ nın baş rolünü oynadığı kamu spotu tarzı videolarda, filmin benim için tek gerçek, nihai şakası ve de en güzel enstantanesi idi. Gerçekten iyi düşünülmüştü.

– Esas kız ile esas kötü arasındaki ilişkiyi seyircinin öğrendiği an ve o ana kadar bunu korumada ki filmin başarısı. Açıkçası filme film tadı katan tek hareket idi diyebilirim. Bunun dışında kalan her şey fragmanlarda var.

– Sorgulama Sahnesi ve Batman göndermesi de mizahi açıdan fena değildi.


SONUÇ:

– Evet bu film, çok şey vadeden bir film değildi, o sebeple çok şey beklemek ve sonra “ooo hayalkırıklığı” diye ağlamak saçma olur. Fakat etrafta o kadar çok “İşte komik, genç, sıcak bir Spidy” , “süper film en iyi Spider-Man filmi heyoo”, “en iyi MCU filmi heyoo” falan diye dolanan ve de bu tarz görüşleri, yazan, ekranlara getiren o kadar çok kişi var ki bunun aslında nasıl bir popülist etki, bir ilüzyon olduğunu göstermek istedim. Tom Holland iyi bir Spidy olabilir (Iron-Man’in sidekick’i olması dışında) fakat bir şeyin yanına “film” adı geliyor ise üzgünüm ama bu onu bir sanat eseri adayı yapar ve o noktadan itibaren hem sanatsal hem de edebi bir biçimde incelenmesi gerekir.. Kısaca bir de bu filmin “bir film olma” kısmı var. Spider-Man’i satmakla koca filmin tüm eksilerinden sıyrılacağını düşünmek saçma olurdu.

Örümceğimiz iyi olabilir, film berbat; ve sonuç olarak zaten daha iyi bir Spider-Man yorumunu pek çok çizgi roman hikayesi ve de pek çok animasyon serisinde bulabileceğim için beni burada alakadar eden şey karakter ile sinema sanatının ne kadar başarılı karıştıkları. E işin sinema/film/kurgu kısmında bu kadar çuvallayan yapımı değil Spider-Man, kimse kurtaramaz. (bknz Superman & Batman en popüler iki kahraman BvS rezaletini engelleyemedi).

Son olarak filmi beğenmememin bir nedeni de aslında bir Iron-Man filmi olması ? Oo çok mu marjinal geldi bu laf size, çok mu mantıksız buldunuz ?.

Aslında dikkatli bakarsanız,

Iron-Man ‘in liderlik ettiği bir takıma girmek için çabalayan genç kahramanın yolculuğu, Iron-Man’in liderlik ettiği ve de finanse ettiği bir takım ile doğrudan bağlantılı bir şirketin onu işinden etmesi ile hayatının rotası değişen kötü adamın yollarının kesişmesi filmi değil mi bu ?

Bu da mı yeterli değil ?
Süper kahramanımız Tony Stark imzalı bir süper zırh giyiyor mu ? , kendisinde olan Jarvis’e benzer bir ara yüzü var mı ? Enteresan bir biçimde kötü adamımız da Iron-Man ve onun geçmiş düşmanlarını anımsatacak biçimde uçabilen bir zırh kullanıyor mu ?
Filmin finali Iron-Man’ in teklifi ile bitiyor mu ?
Tüm sorulara cevabınız mantıken evet olmalı aksi halde filmi izlemediniz. Ve tüm bu soruların cevabı evet iken ben bu filme gerçek bir Spider-Man filmi diyemem.

Ayrıca yazının başında bahsetmiştim, filme büyük beklenti ve hatta ön kabul ile gelen seyirci kitlesinden.İşte o insanlar 30. dakikadan sonra kendi arasında konuşmaya 50. dakikadan sonrada uyumaya başladılar.
Ayrıca, filmin hitap ettiği kesimi gözlemlemek adına yanımda 12.5 yaşında olan yeğenimi götürdüm. filmin çoğunda uyudu. Sonra kız uyandığında ne oldu dayı diye sormadı bile, kız filmi başından sonuna izlemiş gibi her şeyi biliyordu, sonrada “dayı filmi tahmin etmek kolay zaten ” bile dedi. Ayrıca 12-13 yaşındaki çocuk bile “ya onca şeyden sonra insanın başı kanar, dizi kanar bu neydi böyle” dedi. “Bu ne kadar ezik bir Spider-Man idi” falan dedi. 12.5 yaşındaki çocuk bile filmin ne kadar sahte olduğundan şikayet edebiliyorsa kusura bakmayın ama bazı şeyler bitmiştir.

 

Son olarak filmin aldığı puan;

Iron Deuche Man & Spider-Robin: Home Alone ismini verebileceğim
bu filme verdiğim puan:
56/100 (maximum 60)

Evet bu uzun inceleme boyunca bizlerle kalıp, bana katlandığınız için teşekkürler umarım daha güzel filmlerin, daha iç açıcı incelemelerinde beraber olmak dileğiyle. Kanatlı Kanal Kahraman Baykuş’u takip etmeye devam etmenizi umuyor ve de youtube kanalımıza abone olmayı unutmayın diyoruz.

Utkan Aktaş Yazar:

2 Temmuz 1987 doğumlu olan Utkan genç görünümlü bir ihtiyar olarak iki üniversitede bulamadığı aidiyet ve de yaratıcılık hissini dans, yazarlık, kurgu gibi pek çok diğer sanatsal uğraşıda buldu. Şimdilerde ise Kahraman Baykuş olgusunun kurucularından ve de yazarlarından biri olmaktan son derece memnun bir adam olarak tanınmakta ...

Tek Yorum

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir