Bu yazıda bir çok ödüle sahip usta mangaka Naoki Urasawa‘nın eserlerine ve diğer yeteneklerine bir göz atacağız.
Öncelikle şunu söylemem gerekir ki Urasawa-Sensei bir kaç yıl önce 20th Century Boys ve Pluto eserleriyle tanıştığım andan beri Urasawa favori manga sanatçılarım arasında ve belki de aralarında birinci sırada. Bundan yıllar yıllar evvel Urasawa’nın en ünlü eseri olan Monster animesini keşfetmiş bulunsam da izleme kararı almamıştım. Ancak son bir kaç yılda 20th Century Boys, Pluto, Billy Bat ve Monster gibi pek çok mangasını okumaya başladım ve zaman buldukça okumaya devam ediyorum. Yarattığı eserlerde okuduğum en kompleks hikayelere ve dünyada bile eşi benzeri zor bulunacak bir storytelling(hikaye anlatımı) metodu kullanıyor. İnternet sağ olsun Urasawa’nın hobi derecesinde müzisyenlik ile uğraştığını hatta küçük konserler verdiğini öğrendim. 20th Century Boys serisinin ana karakterine dayanan “Kenji no Uta” (veya“Kenji’nin Şarkısı”) parçasını kendisi besteleyip söylemişti.
Çizgi Roman(Manga) Kariyeri
Kariyer öncesi zamanlarından bahsetmek gerekirse Urasawa’nın Osamu Tezuka‘yı büyük kahramanı olarak gördüğünü söyleyebiliriz bilhassa Tezuka’nın Hi no Tori(Phoenix) adlı eserinden hoşlanıyormuş. Ve mangalar ile olan ilk tecrübesini de Tezuka’nın Astro Boy anime ve manga serisiyle muhtemelen 4 veya 5 yaşlarında yaşamış. 60, 70‘ler gibi bir dönemde çocukluğunu geçiren biri için Osamu Tezuka oldukça makul bir idol. Nasıl ki Masashi Kishimoto ve Eichiro Oda gibi mangakaların idolü Akira Toriyama(Dragon Ball) ise Urasawa’nın ki de Tezukaydı.
Profesyonel manga kariyerine 80’lerin başlarında atılmasına rağmen Urasawa aslında akademik öğrenimini manga üzerine değil de Meisei Üniversitesi’nde ekonomi bölümü üzerine yapmıştır. Yaratıcı ve çalışkan olan Urasawa bu yıllarda pek çok manga serisinde yazar veya çizer olarak katkıda bulundu. Ciddi hikayeler yazmaya sıkı bir eğilimi olmasına rağmen, isimini duyurmayı başardığı ilk eseri Yawara! şen şakrak pembe bir komedi serisiydi. Yawara! 29 cilt ve 331 bölüm ile 6-7 yılda tamamlandı ve Jigoro! isimli prequel bir one-shot sayısına sahip olmayı başardı.
Bir sonraki çalışması olan Master Keaton‘a 1988 yılında başladı bir dedektiflik draması olan eser okuyucu tarafından oldukça sevildi. 1998 yılında manga bitmesinin 4 yıl ardından bir tv anime uyarlaması yapıldı.
Onu ünlü yapan bir başka manga da ve belkide en önemlisi ”Monster”. Bu serideki dahice yaptığı gizem ve heyecan tarzındaki hikaye anlatımıyla Urasawa pek çok insanın dikkatini çekti. Pulitzer ödülü sahibi Junot Diaz Monster’ı büyük bir övgü yağmuruna tuttu ve Urasawa için ‘Japonya’nın Ulusal Hazinesi’ tanımını kullandı. Urasawa 1994 yılında başladığı Monster’a 2001 yılında 162. sayıda noktayı koydu. Tıpkı Master Keaton gibi, Monster da 2004’te bir anime TV dizisine uyarlandı. Bundan 3-4 yıl önce Monster’ın ünlü yönetmen Guillermo del Toro, Hbo kanalı için bir diziye uyarlanacağı söyleniyordu ancak söylentilerin devamı gelmedi.
Urasawa’nın yarattığı bir sonraki büyük eser 20th Century Boys oldu. 20th Century Boys’u çıkarmaya Monster’ın üzerinde çalıştığı dönemde başlamıştı. 20th Century Boys’un finalinin ardından 21st Century Boys isimli 16 bölümlük bir devam mangası da yayınladı. Bu iki ismi tek bir seri olarak düşünürsek Century Boys serisi Urasawa’nın üzerinde çalıştığı en uzun zamanda yayınlanan seri olmayı başarıyor.
Hala bir anime uyarlaması bulunmasa da 20. Yüzyıl Çocukları’nın yönetmen Yukihiko Tsutsumi tarafından manga baz alınarak uyarlanmış bir film üçlemesi de bulunuyor.
Yakın zamanlardan konuşmak gerekirse Urasawa-Sensei bir başka gerilim ve gizem mangası olan Billy Bat ile uğraşıyordu. 2008’de başlayan seri bir kaç ara vermesine rağmen geçtiğimiz ağustos ayında final vermeyi başardı. Bu yazıyı yazarken Urasawa, Mujirushi isimli büyük ihtimal uzun soluklu olacak yeni mangası üzerinde çalışmalarına başladı bile.
Yayınladığı Yawara!, Monster, Pluto, ve 20th Century Boys serileri ile Tezuka Osamu kültür ödülü, Shogakukan manga ödülleri ve birkaç tane uluslararası Eisner ödülü kazanmayı başarmıştır.
Son yıllarda Urasawa Naoki no Manben adlı bir tv belgesel programı da yapmaktadır. NHK televizyonunda yayınlanan bu program da Urasawa’nın çizimlerini de görebilsek de ana konsept, bir manga sanatçısının çalışma ortamının en doğal haliyle 2 3 gün kayıt altına alınıyor olması. Daha sonra seçilen manga sanatçısıyla Urasawa buluşup görüntüleri çalışma tarzlarını, asistanları, çizim tarzlarını tartışıyorlar. Manga sektörünün zorluğu ve geleceği gibi konularda oldukça bilgilendirici yapıda olan belgesel tadında bir program. Programda Itou Junji (Uzumaki), Inio Asano(Oyasumi Punpun), Tsutomu Takahashi ve Ryoichi Ikegami(Sanctuary) gibi manga sanatçıları bulunuyor.
Naoki Urasawa’nın Müzikal Kariyeri
Naoki Urasawa sanatçı kişiliğiyle ilgili en ilginç unsur kendisinin çizgi roman sanatçılığının yanı sıra becerikli bir vokalist ve gitarist olmasıdır. Orta okul döneminde Takuro Yoshida ve Bob Dylan gibi folk-rock yapan müzisyenlerden etkilenerek gitar çalmaya başlamış. Özellikle 60’lar ve 70’ler dönemlerinin müzik ruhunu benimsemiş olan Urasawa 20th Century Boys ana karakteri için yazdığı “Kenji No Uta” parçasında ünlü söz yazarı Bob Dylan’dan ilham aldığını söylüyor. Bob Lennon mahlasını kullanarak yazıp seslendirdiği Keni No Uta şarkısının cd’sini 20th Century Boys’un 11. cildiyle beraber okuyucularına hediye etti. 2008 yılında ‘‘Tsuki ga Tottemo” isimli bir single çalışması yaptı ve 2009 yılında ilk albümü olan Hanseiki no Otoko‘yu (“Half Century Man”) çıkardı.
Japonya’da gerçekleştirdiği ufak çaplı konserlerin yanı sıra 2012 yılında Fransa’da düzenlenen Japonya Expo kültür festivaline davet edildiği zaman kendi şarkısı olan Kenji No Uta’nın yanı sıra Bob Dylan’ın Girl From The North Country şarkısını Japonca olarak coverlamıştır.
Müzik ile ilgili en son yaptığı işi de prodüksiyonunu kendi gerçekleştirdiği ikinci stüdyo albümü olan Mannon‘u 2016 yılında çıkarmak oldu.
Ayrıca Beatles üyelerinin Japonya’yı ilk ziyaretlerinin 50. yılını kutlamak için hazırladığı kısa mangası Tokyo’nun radio istasyonu InterFm‘in web sitesinde yayınlanmıştır. Kısa hikayede Beatles üyeleri 2016 yılına zaman yolculuğu yapmaktadır. Ayrıca Urasawa’nın Koji Wakui adlı bir müzisyenle birlikte yazdığı Bob Dylan’s Great Adventure(Bobu Diran no Dai Bōken) adlı bir kısa bir müzik mangası olduğu da söyleniyor.
20th Century Boys
Bu manga etkileşime geçip okumuş olduğum ilk Urasawa eseri. O zamanlar Monster’ın Madhouse yapımı olan animesinin methiyelerini duymuş olsam da 74 bölümlük bir anime olduğu için başlamaya gözüm yememişti. Bu yüzden Urasawa külliyatına başlangıcım 20th Century Boys ile oldu.
20. Yüzyıl Çocukları‘nı tanımlayabileceğim birçok farklı fikir ve tema bulunmakta. Okuyucuya hayatta her zaman başarısızlıklar yaşanabileceğini ancak birilerinin bunun her zaman üstesinden gelinebileceğini öğütler. Bize kulağa aptalca gelen fikirlerin bile başarıyla ve inanarak eyleme döküldüklerinde büyük birer etki yaratacaklarını, bir kişinin kahraman olmak için özel bir insan olmaya ihtiyacı olmadığını herkesin günlük hayatlarında yaptıkları küçük eylemlerle bile birer kahraman olabileceklerini önermektedir.
Harika hikaye anlatımı ve olay-gizem örgüleriyle hemen hemen her sayı yapboz parçalarının yavaş yavaş yerlerine oturduğu temponun hiç düşmeden devam ettiği bir manga. Okuyucuyu gizem ve plot twist yapmak uğruna diğer eserlerde olduğu gibi aptal yerine koymuyor. En son bölümüne kadar öğrenilecek ve ders çıkarılacak bir sürü örnek bulunuyor ve bu durum 21st Century Boys’da bile devam ediyor. Ve eğer tutkulu bir rock müzik dinleyicisi iseniz rock müziğin seride çok güzel bir yeri olduğunu söyleyebilirim.
Pluto
Tetsuwan Atom‘u (Astro Boy olarak bilinir) anime ve manganın büyükbabası olan Osamu Tezuka tarafından yaratılmış, ilk modern animelerden ve ilk shounen manga serilerinden biridir. Türkiye de o kadar çok bileni olmasa da batı da ve özellikle Japonya’da bu yıllar da bile oldukça sevilen ve saygı duyulan bir yapımdır. Pluto’ya ilk başladığım zamanlar haberim yoktu ancak sonra fark ettim ki Pluto Urasawa’nın Astro boy karakterlerini kullanarak yazdığı bir manga’ydı. Urasawa ”The Greatest Robot on Earth” hikayesini ve karakterlerini alıp yetişkin okuyucuya göre bir gizem cinayet polisiyesine uyarlanmıştır.
Pluto’nun asıl hikayesi ‘Pluto’ adlı ana düşman ve muhtemel bir dost olan süper güçlü bir robotu konu alır. Pluto dengesiz bir Sultan tarafından dünyanın en güçlü robotu olmak için yaratılmıştır. Gücünü kanıtlamak için diğer ünlü ve güçlü robotları yok etmesi gerekmektedir. Hedefleri arasında Atom(Japonya), Herkül(Yunanistan), Brando(Türkiye) Mont-Blanc(İsviçre), Epsilon(Avustralya), North #2(İskoçya) ve Gerhardt(Almanya) adlı bir robot dedektif var. Orijinal hikayenin çoğunlukla Astro Boy’un(Atom) bakış açısından Pluto ile savaşına kadar anlatıldığı söyleniyor.
Urasawa’nın Pluto’su robotlara insana benzer bir kişilik vererek gizem, tereddüt, varoluş ve ahlak gibi konuları robotlar üzerinden oldukça başarılı ve derin bir şekilde anlatır. Okuyuculara geniş bir pencereden savaş ve hayat gibi olgulara karşı güzel bir bakış açısı sunuyor. Robotları daha insanımsı bir görünüşte yeniden tasarlayıp öyle empati kuramamak elde değil. Orijinal hikayede isimi Gerhardt olan Dedektif Gesicht Pluto’da ana karakterimiz. Atom(Astro Boy) yerine hikayenin merkezinde bulunan Gesicht tercihi özellikle olgun okuyucu kesimi için mükemmel bir seçim. Onun günlük dedektiflik işini, evliliğini, diğer aşırı gelişmiş robotlarla olan temaslarını okumak cidden oldukça güzeldi. Sonuç olarak insanlığa verdiği mesajlarıyla Urasawa-Sensei özünde oldukça melankolik ve şirin bir hikaye sunmuş bizlere.
Monster
Billy Bat
Kurgusunun büyük bir bölümü dünyanın yakın tarihinden alan Billy Bat oldukça uçuk ve farklı bir hikaye. Kevin Yamagata isimli bir comic(Amerikan çizgi romanı) sanatçısının ellili yılların Japonya’sı ve Amerika’sı arasında giden hikaye dünya tarihinin arkasındaki gizli güçleri Urasawa’nın gizemi hiç azaltmadan devam eden anlatış tekniğiyle ilerliyor. Ayrıca Alan Moore‘un ”Çizgi Roman endüstrisini asla, ama çizgi romanları her zaman seveceğim.” sözüne benzer bir şekilde Amerikan çizgi roman sektörünü hafif hicvediyor. Aslında üstünde kısaca bir şey yazmanın oldukça güç olduğu bir seri olduğu için bir ara başka bir yazı da kendisi hakkında detaylı üç beş şey karalamak istiyorum.
Çizim Tarzı
Naoki Urasawa karakterin yüz ve yüz ifadelerini çizmek konusunda harikadır. Pek çok manga ve animede bulunan aşırı tepkili ifadeler yerine daha realist ve sade bir ton tercih etmekte. Pek çok manga ve animede anlayamazsanız da Urasawa’nın serilerinde sırf karakterin yüzüne bakarak hangi milliyetten olduğunu kolay bir şekilde ayırt edebilirsiniz. Burun ve dudak arası çizim mesafeleri, surat yapıları sayesinde ana karakter ve hatta yan karakterlerin bile simaları oldukça farklı görünürler.
Karakter tasarımlarına getirilebilecek bir eleştiri belki vücut siluetlerinin tasarımlarının oldukça sade olması olması olabilir. Biraz daha açmam gerekirse vücut silueti karakteri tasarımının tanınabilirliği ile ilgilidir. Örneğin Naruto ve Sasuke’yi saç stilleri ve giydikleri kıyafetlerden ayırt edebilir gördüğünüz yerde tanıyabilirsiniz. Aynı şekilde Saitama’yı keltoş kafası ve pelerininden veya Luffy’i ince, sıkı vücudundan ve tabii ki hasır şapkasından. Ancak Urasawa’nın karakterleri tanınmaz sıradan tipler ve tasarımlardır belirleyici bir siluete sahip değildir. Tabi bu mangalara biraz daha gerçekçilik de katmıyor değil.
Çizim tarzının sevdiğim bir diğer yanı ise hem monoton hemde düzensiz olması. Karakterleri bir kabataslak çizmeyi tercih ediyor gibi görünüyor. Eğer çizim videolarını izlerseniz ne kadar hızlı bir şekilde karakterleri çizdiğine şahit olabilirsiniz. Mürekkep çizgileri belirgin ve kusursuz değil ancak yine de ilginç bir görsel ağırlık taşıyor. Karakterlerin kıyafetleri güzel döşeli dursalar da insanın gözüne bazen sanki karton dan yapılmışlar gibi gelebiliyorlar. Karakterlerin saçları dağınık çiziliği için saçlar karakterlere salaş bir doğallık katıyor. Arka planları oldukça güzel özellikle 20th Century Boys’un tarla gibi bölgelerde geçen panelleri ve Pluto da şehir manzaraları göz dolduruyor.
Yarattığı İlginç Kişilikler
Naoki Urasawa aynı zamanda inandırıcı (tamamen gerçekçi olmasa da) karakterler yazmak konusunda tam bir ustadır. Kenji kendisini gevşek ve serkeş bir çocuk olarak tanımlar, ancak onun altında içten içe çalışkan ve tutkulu bir müzisyen yatmaktadır. Gesicht her zaman sıkkın ve hayatını sırtında çok büyük bir yük taşıyarak geçiriyor gibi görünüyor. Onun tavırları derin, melankolik ve ağırkanlı hissettirse de üzerinde bulunduğu dava ve ailesi konu olduğunda tüm dikkatiyle en iyisini yapmayı deniyor. Johan soğukkanlı ve kurnaz bir bir sosyopat olup doğallığı ve cazibesiyle normal topluma mükemmel bir şekilde uyum sağlayabiliyor. Bunlar Urasawa’nın yarattığı harika karakterlerden sadece bir kaçı.
Buradan Urasawa sensei’ye uzun ömürler diliyor yeni serisi olan Mujirushi – Les signe des rêves (The Sign of Dreams) mangasında başarılar diliyoruz…
Son zamanlarda adını sıkça duyuyorum. Güzel bir yazı olmuş, elinize sağlık.