Kitap okuyucusu gözünden; The Witcher dizisi Nasıl olmuş?

Witcher dizisi ilk duyurulduğundan beri çok fazla eleştirinin ortasında kalmıştı. Cast seçimleri, yok efendim 2 kılıç mı tek kılıç mı? Elfler zenci mi? Triss’i niye kızıl oynamıyor? Gibi gibi. Açıkçası bu eleştirilerin çoğu boştu çünkü asıl sorun, bu dizinin ana senaristlik görevi, Defenders’dan bildiğimiz Lauren Schmidt ablamıza ait olmasıydı.

  Doğal olarak beklentiler düştü. Zaten Cavill dışında tüm Cast’in tanınmamış olması bütçenin düşüklüğünü bize açıkça gösteriyordu. Belli ki dizi büyük toplarla kapışma derdinde değildi. Oysa Netflix’in etrafı bu kadar Amazon, Disney, Apple Tv ile sarıldığı bir dönemde…

Dizinin esin kaynağı

 Dizi kitapları baz alıyor, o yüzden oyunun getirdiği etmenler için gömecek değilim seriyi. Yazının ileri kısımlarında eleştirilerimde kitapta nasıl? Dizide nasıl yansıtmışlar üzerine olacaktır. Bazı şeyleri şimdiden netleştirelim o yüzden; kitapta Geralt tek kılıçla gezer, diğer kılıç atında olur. Triss kestane rengi saçlı, saçlarını toplamadan gezen bir karakterdir. Witcher evreninde ırkların belirli bir ten rengi yoktur. (Bu konuya ileride değineceğim) Yani oyundan bildiğiniz şeylerin çoğu yanlış, bunlarla eleştirmeyin boşuna diziyi.

 Spoiler’a girmeden dizi nasıl olmuş?

Kronoloji olarak kafanız biraz karışabilir. Dizi neyin hangi sırada olduğunu söylemiyor ve aralarında 50-60 yıl olan olayları aynı anda gösterme huyuna sahip.

 Karakterlerin motivasyonlarını veren bazı olaylar ve diyaloglar konulmamış. Bu yüzden çoğu yerde bu karakter bunu niye yapıyor diye sorabilirsiniz. Özellikle büyü kısmında birtakım tutarsızlıklar olsa da dizinin genel olarak seyir zevki yüksek. Kitap okuyucusu iseniz benim gibi bazı yerlerinde kendinizi yolma ihtimaliniz olası. Oyunlardan geliyorsanız, bildiğiniz çoğu şeyi bir kenara bırakın. Oyunun, kitaba göre birtakım şeyleri değiştirdiğinin bilincinde olun. Onun dışında oyunda sevdiğiniz Geralt’ı bence göreceksiniz. Yennefer konusunda ise tatmin olmayacağınız kesin.

Dizinin büyü kısmı tutarsız. Doğal olarak büyücüler de tutarsız. Hiç bilmiyorsanız eğlenebileceğiniz bir seri olmuş. Ayrıntıcı biriyseniz yine takılırsınız ama zaten ayrıntıcı biri Witcher’ı bir şekilde tüketmiştir diye düşünüyorum. En azından adı Kahraman Baykuş olan bir sitede takılan bir ayrıntıcı iseniz.

Karakterler

Geralt

Cavill abimiz, Süpermen’den kalan aurasını koruyor olsa da diziyi sırtlayan oyuncu olmayı başarmış. Dizinin belkide kitaptan geçirirken motivasyonunu en net verdiği karakter olsa da Geralt bir iki yerde yazılan senaryo gereği açık veriyor . Bu kadar kadere karşı bir karakter ne ara kaderi bu kadar kabullendi? Ya da duygu göstermeyen bir karakter, niye burada duygu belirtisi göstermeye başladı? Gibi.(Kitapta bunun üzerine çokça diyalog geçiyor) Geralt Dizinin hızlı akışının kurbanı olmuş. Yinede çok şey yaşamış, şakacı, net tavrı gayet iyi yansıtılmış.

Yennefer

Yennefer’ın kitapta 1-2 cümleyle bahsedilen geçmişini, uzun uzun işleme kararı almış dizi. Bence bu yanlış bir karar çünkü Witcher evreninde büyücülerin detaylı bir sistematiği yoktur. Bu yüzden dizi bu kadar okulu, eğitimi, büyünün temeli nedir? Konularına girdiğinde kendisi eklentiler yapma kararı almış ve çok güzel batırmış.( büyü kısmını ayrı ele alacağım) Kitaplardaki ağır laf sokan, güçlü kadın figürü yok. Normalde bu kadar güçlü görünüşünün altında yatan annelik isteği gibi duygular, size güçlü bir figürün içindeki minik duygu kalıntılarını görüp, etkilenmenize sebep verirken, dizide Yennefer’ı duygusal, dengesiz, ne istediğini tam bilmeyen bir kadın olarak görüyoruz. Bazı yerlerde kitaptaki sahneleri tıpatıp uygulama derdinde oldukları için o güçlü kadını sembolik olarak görüyoruz ama yüzeysel bir görünme bu. Ağzını açtığında o gücü kalmıyor. Ayrıca bu kadar baştan anlattığı için karakter ne ara bu kadar güçlendi? Ne ara hırsları bu seviyeye vardı? Bilemiyorsunuz.

Eklemeden de edemeyeceğim. Ya arkadaş rahmini feda etme kararı alan sen değil misin? Gidip bana ‘’Seçim hakkı bırakmadılar, benden zorla anneliğimi aldılar’’ muhabbeti ne hakla yaparsın? Demiyor kimse yengeye. İlerde bölüm bölüm değerlendirdiğimde iyi gömeceğim yenge hele bir dur sen. Ayrıca Yennefer güzelliği ile milleti aşırı etkileyen bir karakter, dizide eh işte güzel ama çocuksu dedirtiyor sadece.

Triss

‘’I have known the sorceress Triss Merigold for a long time, for she is one of the Geralt’s closest friends. The young, pretty, talented, auburn-haired mage from Maribor hardly reminded me of the giggling flapper of years past. Her knowledge, abilities and loyalty had brought her far.’’

 Bakın arkadaşlar, Romalı vatandaşlar, dizi öncesi de çoğu yerde buna değindim ama Triss öyle güzelliği ile herkesi etkileyen, aşırı seksi kızıl saçlı, bir hatun değil kitapta. Kestane rengi saçları olan, genç, özellikle altını çizeyim pretty diye ifade edilen biri. Yennefer için ise ‘’The lady of Vengerberg was famous for her beauty’’ Güzelliği ile meşhur biri olarak ifade ediliyor. Pretty daha çok hoş, tatlı hani her okulda ortalama güzellikte, tatlı bir kız olur ya o işte Triss. (Eklemeden de geçemeyeceğim, büyücüler kendilerini büyü ile değiştirdiği için, belirli bir güzellik seviyeleri doğal olarak var.)

 Yani bırakın içinizdeki gizli ırkçıyı, dizide görünce ben kitapta ki Triss’i hissedebiliyorum. Evet daha beyaz biri oynasa olur muydu? Yani… ne fark eder? Tanımın dışına çıkan bir şey yok ki. Ben hep anaç, iyi kalpli, hoş genç kız olarak okudum Triss’i ve ben dizideki Triss’in o aurayı gayet iyi verdiğini düşünüyorum. Şopar diyenler mi desin, çingene diyen mi dersin. Arkadaşlar kusura bakmayın ama içinizde sakladığınız bir ırkçı var ve bunları böyle anlarda dışarı vuruyorsunuz. Büyüyün artık.

Not: Lafım şopar, çingene, çirkin diye ifade edenlere. Ben okurken Polonya kökenli bir eser okuduğumdan beyaz hayal ettim diyen okuyucu sen canımsın, büyüğümsün. Sana hiç lafım yok. Benim lafım bu gizli ırkçılara.

Ciri

Eeee yani olmuş diyelim. İlk önce dizide, kitaptaki Ciri ile Geralt’ın ilk tanıştığı Dryad ormanı hikayesi yok. O yüzden şımarık, hiperaktif, sümüklü, tatlış Ciri yok dizide. Doğal olarak Geralt ile ettiği güzelim diyaloglarda yok. Bu olmadığı için Geralt ile Ciri’nin duygusal bağı da yok. Her boku kadere bağlamışlar. Ki Geralt için belirttiğim gibi kader mevzusu kitapta da var lakin, karakterlerin birbiri ile olan bağları sırf kader istedi diye öyle değil. Gözünüze sokmuyor kitap bu muhabbeti. Daha doğrusu sadece bu kader muhabbetine sırtını yaslamıyor. O yüzden Geralt hala kadere inanmam diye gezebiliyor kitaplarda. Dizide ise tükürdüğünü yalıyor sadece. Neyse Ciriye döneceksem, yazılan senaryo gereği orada burada boş boş gezen bir kızdan öteye gidemiyor. Kitapta sevdiğimiz karakteri hadi koymadın, en azından bir karakter koy kıza. Öyle düz devam ediyor.

Hele ilk bölümde atlıdan kaçarken gücünü bilinçli kullanır gibi olmasına inanılmaz kıl olduğumu belirtmek isterim. Kitapta oradan nasıl kurtulduğunu hatırlamıyor Ciri, aynı son 2 bölümde gücünü kullandığı an gibi. Lakin sen bana ilk bölümde gücünü bilinçli kullanır gibi yapan bir Ciri gösterdikten sonra bilinçsiz bir Ciri gösterirsen, bu ne lahana turşusu derim. Zaten kızın karakterini yok etmişsin, bari gücünü düzgün yansıt. Neyse o sonraki sezonların meselesi. (Kız fena oynamıyor bu arada, sorun yazılan senaryoda.)

Jaskier

Haberiniz olsun dizi de bazı karakterler Lehçeleri ile varlar. (O yüzden bir kirpi karakterinin adını lehçesi ile bir kontrol edin derim ben, detaycı kardeşlerim……) Jaskier ismini duyunca şaşırmayın yani. Vala olmuş. Çok samimi bir suratı var ve herkesin yanında isteyeceği türden bir arkadaş izlenimi veriyor. Sesi de fena değil, Geralt sevmese de;

Tabi ne kadar zeki olduğunu göremiyoruz, bir iki diyalog kesildiği ve bazı hikayeler olmadığı için ona lafım yok. Özünü koruduğunuz sürece isterseniz detay göstermezsiniz. Sinir bozucu şekilde çok konuşan, yüzsüz ama az çok hayatı çözmüş laflar eden. Geralt’ın itiraf edemese de çok sevdiği arkadaşı, Jaskier reyiz…. (Oyundan iyi bu arada)

Calanthe

İlk bölümde kötü oynadığını düşünsem de 4. bölümde iyi iş çıkarmış. Karakterin motivasyonunu az buçuk hissediyorsun. Yinede bu kadar sarışın beyaz bir ailede, araya böyle bir esmer abla nasıl girmiş, sorguluyor insan. Bir yerde, soyda gücü olmayan tek kişinin bu olduğunu öğrenince, istemsiz esmer geni kötü gen tabi demeden edemedim 😀 .

Foltest

Yani pek tanıma uymasa da, gayet güzel bir oyuncu seçtiklerini düşünüyorum. En azından sinirlendiği, duygulandığı yerlerde ensestçi bir kral enerjisini iyi verdi bana.

Vilgefortz

Dizide iyi niyetli bir karakter iken, durduk yere kendi müttefik büyücü kardeşinin balyozla kafasını ezen bir karaktere dönüşüyor. Ne oldu? Bayıldığında vahiy mi indi? Umarım buna mantıklı bir açıklama getirirler, yoksa çoğu karakter gibi yaptığı hareketin motivasyonunu algılamak mümkün değil.

Kitap spoiler’ı içerir;

2. sezon geldiğinde buna çok değineceğim gibi. Bu abimiz kitapta, en taş taşlı büyücülerden ve çok iyi bir kılıç ustası. Öyle ki Geralt ile ilk karşılaştıklarında büyü kullanmadan Geralt’ı dövüyor bu abimiz, özür dilerim dövmüyor, sümüğünü çıkarıyor, dalgaya alıyor. Böyle bir abimiz ise dizi de Nilfgard komutanından dayak yiyor, hey Allah’ım…

Kitap spoiler’ı bitti

Mousesack

Ya arkadaş büyücülerden bahsediyorsunuz. Cintra’nın büyücülere sahip olmadığından bahsediyorsunuz. Bilmeyen seyirci sormayacak mı, Cintra’da büyücü yoksa bu abi ne ayak diye. Bilmeyenler için kitapta Druidler var. Druidler büyücüleri fazla sevmezler. Düzen insanlarıdır ve Skellige’de bol bol bulunurlar.(Orada büyücüleri sevmezler) Zaten komik olan şey dizide o kadar büyüyü işleme kararı alıyorsun ama Druid nedir? Elf büyücüsü var mı? Bunlara hiç girmiyorsun.

Neyse karaktere döneceksek, eh işte fena değil. Diyalogları azaltılmış ve sonunda neyse öl demişler.

Stregobor

Bu karaktere en çok ilk bölüm için yazmaya başladığımda gömeceğim. Bu karakter tamam biraz gavat bir karakterdir ama bir temelli var kitapta. Boş değil kısacası. Ayrıca Geralt ile normalde önceden tanışmışlar ve araları kötüde değil. Yani saygın bir büyücü özünde ama dizide düz şerefsiz yapalım demişler. Saygım sonsuz, o kadarda mühim bir karakter değil.

Fringilla

Büyücülerin ne kadar hırslı olduklarını ve tehlike arz ettiklerini güzel gösteren bir karakter olmuş. Ben sevdim ablamızı. Kitapta fazla hatırlamıyorum gerçi 5 kitap okudum sadece. İleride karakteri hakkında önemli bir şeyi açıklamışlardır, dizide ise yansıtmayı becerememişlerdir, bilemem. Dizi karakteri yansıtma ve motivasyon konusunda özürlü çünkü. (Gerçi havalı olmasını sağlayan bazı sözleri özünde Vilgefortz’un sözleri)

Irklar

Şunu unutmayalım ki Witcher evreninin anlatmak istediği asıl olay İnsanların pis tarafları; Din, dil, ırk ayrımının nasıl olduğu. Siyasetin, tarih aracılığı ile gerçekleri nasıl değiştirdiği gibi. O yüzden yazar ırkları oluştururken diğer fantastik evrenlerin aksine odaklanılan şey adapte olmaktır.

Elf

Dizide motivasyonları hiç verilmeyen güzide ırkımız.

2. Bölümdeki Geralt’ın Elf kralına esir düştüğü kısım, kitapta ayrıntılı olarak işlenen bir yer. Elfler tarım yapmazlar, bu dünyanın asıl sahibi cücelerle birlikte Elflerdir. Sadece genç olanları üreyebilir, bu durumda savaşa sürekli katılan genç bireylerin ölümünün ne kadar kritik olduğunu gösterir. Dizide olmayan, büyücü konseyinin başında olan ekibin üyeleri arasında bulunan Elf kraliçesi büyücü ablamız ile bu ırka yeniden umut gelmiştir. Dizinin sonraki sezonlarında işlemeleri olası olduğu için fazla detaya girmeyeceğim lakin, oyunlarda gördüğünüz PKK… Scoia’tael örgütünün asıl kurucusu Elf kraliçesidir. Witcher 1 ve 2 oyununda da önemli bir yer tutar bu mevzu. O yüzden detayına girmemek oyun oynamama ihtimali olan, ya da sadece diziyi bilen kişiler için hayırlısı olacaktır. Bilinmesi gereken dizide Elf mevzusunu bu kadar yüzeysel işlemeleri ileride çok büyük sorunlar yaratacak ve çoğu olayın boş gözükmesine sebep olacaktır. Bence Witcher’ın en güzel tarafıdır Elfler.

Cüceler

İnsanlara ve yeni dünyaya en çok uyum sağlayan bu dağ ırkı. İnsan olmadıklarından dolayı yer yer aşağı görülebiliyorlar. Özellikle Scoia’tael ortaya çıktığında, alakası bile olmayan cüceler eziyet görür hale geliyor. Burada belirtmem gerekir ki Witcher dünyasında şöyle sahneler çok olur; İnsan demircisi, cüce kadar iyi iş yapamadığından, cüceyi dışarıda gezen Scoia’tael birlikleri ile ilişkilendirip hapse attırıp öldürür.(Bknz;Fetöcü diye hapse düşen Atatürkçü yüzlerce insan) Ya da yıllardır insanlarla kaynaşıp yaşamış cücelerin, savaşta ailesini Elflere kaybetmiş bir insan tarafından öldürülmesi gibi.(Sırf farklı ve Scoia’tael’de cüce var diye) Dizide ise cücelerin ayrıntılı işlendiği kısımlar gelmediği için laf edemeyeceğim ama ejderha bölümünde, kitapta evrende cücelerin yeri hakkında bir iki diyalog geçiyordu. Dizide cüce işte, kısa boylu falan seviyesinde şu anlık. Lafım fazla yok çünkü Elf ırkına bunu yapanın, Cüceyi bu kadarla bırakması şükür namazına çıkılacak nitelikte bir olay.

Dryad

Bu ırk, herkese savaş ilan etmiş bir ırk. Ormanlarına giriş yasak ve belirli mesafede yaklaşırsan direkt ok yağdırıyorlar ve bölgelerine olan hakimiyetleri yüzünden, ordularla yok edilemeyen bir ırk. Ancak tüm ormanı yakacaksın falan. Üremelerinde sorunlar var, insan kız çocuklarını kaçırıp, ormanın suyunu zorla içmelerini sağlıyorlar. Zorla Dryad’a dönüşen bu kızlar geçmişlerini hatırlamıyorlar. Bu ırkta Elfler gibi yeni dünyaya adapte olamayan, yok olmanın eşiğinde bir ırk. Dizide ise, ormana giriş çıkış sorunsuz gibi. Kitapta Ciri suyu içtikten sonra öyle hemen bırakmıyor bu ablalar, bırakmamaları üzerinden çıkıyor hikaye zaten. Dizide Fareçuval gelince, al buyur diyorlar direkt. Ne diyeyim, anlatmayın kardeş, evreni kimin umurunda zaten.

İnsanlar

İnsan işte, çok hızlı ürüyorlar, yayılıyorlar. Bu yüzden problem çıkarıp duruyorlar.

1. Bölüm

Blaviken olayı ile girilmesi güzel bir tercih çünkü Geralt’ın karakterini en iyi anladığımız hikaye Blaviken olayıdır. Bu yüzdendir ki en iyi işlenmesi gereken hikaye bu olmalı değil mi? Yani meh. Dizide Geralt’ın bakış açısını verse de, karakterlerin motivasyonları çok eksik bırakılmış. Kitapta o kız yani pamuk prenses’in hikayesi ve yaşadıkları baya detaylı.(7 cüceler masalı var kitapta bu prensesin ve orada yaşadıkları baya sıkıntılı) Anlıyorum bu kadar detaya girecek vakit pek yok(ama kitapta olmayan Yennefer hikayesi için 4 bölüm harcamaya var) lakin karakterlerin motivasyonlarını keşke bu kadar eksik yapmasaydınız.

 İlk önce Kara güneş laneti denilen olayı Witcher 3 Blood and Wine oynayan arkadaşlar bilirler. Bu lanetin cidden var olup, olmadığı kesin kanıtlanmış bir şey değil. Fakat bu dönemde doğan prensesler cidden büyük bir agresyon gösteriyorlar. O yüzden Stregobor başta olmak üzere çoğu büyücü bunları öldürmenin en doğru yol olduğunu inanıyorlar. Lanete göre bu prensesler, doğdukları bölgedeki köyleri ve kasabaları kana bulayacak kişiler. Bu yüzden Stregobor bu prensesler üzerinde deney yapmak istiyor, laneti kanıtlamak ve önlemek asıl amacı. Bu kısımdan diziden kısmi olarak bahsediyorlar lakin kitapta Stregobor ile Geralt eski tanıdıklar ve Stregobor aptal biri değil, zeki bir büyücü. Yani öyle boş bir inancın peşine düşecek biri değil. Kendince bu kızların lanetli olduğuna dair bulgulara sahip.

Stregobor direkt eylem insanı, ona karşın Geralt elinde bir kanıt yokken, o kadar prensesin ölümünden sorumlu olduğu için Stregobor’a iyi gözlerle bakmıyor. O yüzden dizide olduğu gibi Stregobor’un prensesi öldürme teklifini ret ediyor.

 Gelelim buradaki asıl soruna. Prenses dizi de neden direkt büyücüyü öldürmek yerine, mal gibi köyde dolaşıyor beli değil. Geralt’ın öldürmesini niye talep ediyor oda beli değil. Çünkü büyücü açıkça söylüyor, büyüye karşı dayanıklılığı var istese öldürür. Kitapta büyücü prensesin köye geldiğini duyar duymaz, kendini kuleye hapsediyor. Kulesine ise büyücü istemedikçe kimse giremez. Fakat Geralt ile Stregobor eski tanıdık olduğundan, Stregobor kuleye girişine izin veriyor. Bu yüzden Prenses Geralt’a Stregobor’u sorunsuz öldürebilecek tek kişi sensin eğer sen öldürmezsen ben, büyücü kuleden çıkana kadar köyde katliam yapacağım diyor. Geralt ise bunu yaparsa öldüreceğini açıkça beli edip, kızı ikna etmeye çalışıyor. Kızda dizide olduğu gibi ikna olmuş taklidi yapıyor, sevişiyorlar falan. Bundan sonrası dizide olduğu gibi aşağı yukarı.(Muhtar karakteri falan yok ama onlar o kadar mühim detaylar değiller, dediğim gibi kitabın aynısı olmak zorunda değil, motivasyonlar önemli olan) Açıkçası dikkatli bir izleyici olarak kitapları hiç bilmesem, bu mal prenses niye direkt büyücüye saldırmıyor diye sorgulardım. Kitapta kız öldükten sonra orada acaba lanet yüzünden mi bu kadar agresifti? Yoksa biz lanetli olduğunu düşünüp, ona kötü davrandığımız için mi bu kadar agresif oldu? Diye bir sorgulamayla bitiyor. Geralt’ın aklına da olay net bir şekilde kazınmış oluyor. Ciri ile alakası falan yok kısacası.

 Diğer nokta ise Ciri’nin kaçış sahnesi. Bu kız güçlerini kontrol edemiyor ve kitapta dizinin aksine atlıdan nasıl kurtulduğunu hatırlamıyor bile. Dizide ise arka arkaya yarı kontrollü şekilde 3 çığlık atıyor. Eee ne anladım bu işten ben? Bu kız sonradan bana kontrol edemiyor taklidi yapmasın yani. Sonradan bu olayın bahsi bile geçmiyor. (Son bölümlerde gücünü yine kontrolsüz kullanıyor Ciri kardeşimiz.)

Ayrıca savaş komediydi belirtmeden edemeyeceğim. Düz birbirine dalan 2 ordu ve atlıya koşan piyade :/

2. Bölüm

Bu bölümde ilk değinmek istediğim şey büyü. Büyü için bir şeyleri feda edilmesi gerektiğini görüyoruz. Bir nevi Warcraft evrenindeki Fel büyüsü gibi işliyor. Tamam bunu cepte tutalım sonraki bölümlerde laf edeceğim. Burada asıl kızdığım mevzu Yennefer’ın gücü kontrol edemeyişi ve o yılan balığı sahnesi. Hiçbir şey açıklanmıyor. Sadece bahsi geçiyor ve içi boş mevzular sadece. Ne yani şimdi, büyücü kızlar mı kuleye güç veriyor? Niye gerekli bu şimdi? Eski tip büyüyle, yeni tip büyünün farkı ne? Açıklaması yok bunların kaosu kontrol et diye dışı dolu, içi bomboş bir muhabbet geçiyor.

Gelelim asıl kızmak istediğim mevzuya. Arkadaş kitapta o hikayenin asıl amacı Elfler ne ayak? Amaçları ne? Niye bu hale gelmişler. Dizide adaptasyon sorunundan bahsediyorlar, oradaki elf kızı hasta, tamamda niye hasta? Elfler orada tarım ürünlerini çalmaya başlıyorlar, peki neden? Elfler besin bulamıyorlar mı? Hiçbir şeyin açıklaması yok. Elf kısmında hafif bahsetmiştim, kitapta bu kısımda, Elf kralı ‘’Siz tarım yaparak topraktan kanlı haraçlar alıyorsunuz, biz doğanın bize verdiği hediyelerle beslenirdik. Doğanın yapısını bozdunuz, onu zorla kendinize uygun hale getirdiniz’’ diyor. Bu yüzden Elflerin hep nüfusu az kalmış çünkü sizinde bildiğiniz gibi tarım olmazsa büyük nüfuslar olmaz. Yine bildiğiniz gibi doğada sebze ve meyvelerin doğal hali, günümüzde yediğimiz halinden baya bir farklıdır. Bitkilerin genetiğini değiştirmiştir bir nevi insanlık. Elfler’in bazıları bu yüzden gıdalara adapte olamaya biliyorlar. Bu yüzden hasta o kadın. Ayrıca o bölümde tarihi olayların nasıl değiştirildiğini görüyoruz. Orada kitap kadar detaylı olmasa da iyi işlemişler, o yüzden lafım yok. Bunun dışında müzikle birlikte güzel bir kapanış yapıyor hikaye.

 Ciri kısmını eleştirmeyeceğim, kitaptan farklı oralar. En azından onların kısmında Elflerin değiştirilen tarih yüzünden nasıl kötü adam halini geldiğini görüyoruz. Bu açıdan güzel tercih olmuş dizi için.

3. bölüm

Yennefer kısmından hızlıca bahsetmek gerekirse, altını çizmek isterim ki dönüşümü kendisi yaşamak istiyor. Yani ona zorla yaptıran yok, kendi doğurganlığını kendisi veriyor. O yüzden ejderhalı bölüme geldiğimde neden sövdüğümü şimdiden anlayın.

 Benim genel olarak sevdiğim bir bölüm oldu. Karakterleri sevdiğimi önceden belirtmiştim. Striga dövüşünde, kullanılan CGI’ya fazla laf etmek istemiyorum çünkü bütçe böyle bir dizi için cidden düşük kalıyor. Dövüş ise meh ama onun dışında olay örgüsü gayet şahane. Bu bölüm olmasa ilk 2 bölümden sonra diziyi birkaç gün izlemezdim herhalde. Kitapta olay nasılsa, dizide de aşağı yukarı öyle bu arada.

4. bölüm

İlk önce belirtmek gerekir ki Kirpi kısmı çok güzel. İlk bölümdeki komik savaştan sonra, Calanthe karakteri ilaç gibi geldi. CGI ve kılıç dövüşü koreografisi çok hoşuma gitti. Geralt’ın müthiş olduğundan bahsetmiş miydim? Lakin bu dizide baştan beri sorun ettiğim kronoloji iyice sıçtığını beli ediyor. En başta herhalde bu olaylar aynı anda gibi gösterecekler sanmıştım, lakin yanılmışım cidden aralarında 50 yıldan fazla olan olayları aynı anda gösteriyorlar. Ciri’nin annesi ile Ciri’nin hikayesi aynı anda anlatılıyor. Bari yıllını koy başa da anlayalım. Witcher evreninde zaman gizli bir olgu değil sonuçta. Neyse 3 ve 4. bölüm bana ilaç gibi geldi 1. 2. Bölümden sonra.

5. bölüm

Evet Geldik Yenn ile Geralt’ın ilk buluştuğu yere. Lakin bundan önce bahsetmek isterim ki Ciri kısmında önemli bir hikaye üstte belirtiğim gibi yok. Geralt ile Ciri hiç tanışmamışlar diziye göre. Bu yüzden son bölümde buluşmalarının duygusal etkisi benim için sıfır oluyor açıkçası.

Not:Bundan sonra ilk 2 bölümdeki gibi detaylara değinmeyeceğim çünkü dizi bu saatten sonra, kitapta olmayan daha doğrusu gösterilmeyen olayları gösteriyor ve bunların ana noktası büyü. İşte tamda burada sıçmaya başlıyor. Onca bölüm bize büyüyle ilgili kısım göstermelerine rağmen, büyünün mekaniği hakkında elle tutulur bir şey gösterilmediği için doğal olarak eleştirmeye kalksam, kendimi tekrar etmiş olacağım.

 Bölüme dönecek olursam Jaskier ile Geralt’ın ilişkisinin ilerlemesini artık görüyoruz. Geralt tam bir tsundere olarak Jaskier’i sevdiğini beli etmemeye çalışıyor. Yennefer ile karşılaşmaları kitaptaki gibi olsa da bir iki problem var. İlk önce cin mevzusuna girilmiyor ve bu ileride ateş büyüsü gibi büyülerin dengesizliği ve Vilgefortz karakteri hakkında sorun yaratacaktır. Büyünün bir sınırı var Witcher evreninde ve herkesin kullandığı, yatkın olduğu bir element. Dizideki gibi olmasa da kaos durumu kitaplarda da var.(Dizi de kaos, adı üstünde kaos götten güç çıkabilir anlamına geliyor) Cinler ise sınırsız büyü gücü sağlıyor, daha önce bazı büyücüler cini kontrolleri altına almışlar. Yennefer’ın asıl amacı da bu zaten, sınırsız güç elde etmek. Tuzağını düzgün kursa da. Dilek hakkının Geralt’da olması problem yaratıyor, kitapta olduğu gibi.

İtiraf edeyim son dilek kısmı ve Geralt’ın Yenni kurtarma mevzusunu bende tam anlayamamıştım kitapta. Dizide hele hiç anlaşılmıyor çünkü dilediği dileği bilmiyoruz. Hatırladığım kadarıyla, birbirleri ile kaderlerinin bağlanmasını istiyor, yani aşk büyüsü gibi bir durum yok. Lakin bunu böyle yorumlayabiliriz, Witcher 3 oyuncuları bilir ki Yenn ile Romance seçeneğinde bu mevzunun detaylarına giriliyor.

Neyse büyü mekaniği dışında bir şikayetim fazla yok.

6. bölüm

Temel zehrimi atayım. Yenn’in kılıç kullanma sahneleri çok saçma, Ejderha tasarımı çok kötü.

Gelelim Yenn’in karakterinin artık açık verdiği kısımlara. Kitapta Geralt ile Yenn bir süre sevgili olmaya devam ediyorlar ve Geralt yerleşik düzene geçmek zorunda kalıyor. Bu yüzden çabucak sıkılıyor ve kaçıyor. Yen buna feci ayar oluyor ve başkalarının koynuna gidiyor bir nevi. Bu bölümde ejderha ile takılan 2 kadınla da yatıyor bizim Geralt.(O yüzden Yen barıştıklarında yine trip atıyor) Burada karşılaştıklarında Yenn çok ağır konuşuyor Geralt’a karşı. Öyle hakaretler ediyor ki Geralt görevden vazgeçip gitme kararı alıyor bir yerde. Sonda ise Geralt yağmacıların elinden kurtarıyor Yenn’i ve Yenn’e yaptıkları için özür diliyor. Yenn kem küm ediyor ama barışıyorlar. Kısacası orada görüyoruz ki Yenn’i kızdıracağına çükünü kes at daha iyi. ( Bunu oyunlar çok iyi anlamıştı misal, Yenn kızdığında sizi denizin ortasına portal açıp fırlatıp atabiliyordu.) Dizide ise Geralt ile ilk konuşan Yenn oluyor, hiç sorun yokmuş gibi. Geralt çadırına sorunsuzca giriyor ve birlikte oluyorlar yine.

 Annelik mevzusuna gelirsek 3. Bölümde ne demiştim? Bu karakter doğurganlığını kendi isteğiyle veriyor, o aşamalardan kendisi güç için geçmek istiyor. Fakat Yenn bu bölümde benden zorla anne olma hakkımı aldılar, bana seçim hakkı vermediler ühühü diye ağlıyor. Sie oradan. Kitapta bu mevzu için ağlıyor evet ama Geralt’a o kadar laf sokuyor ki arada bir iki duygusunu gösterdiğinde, Yenn’in o asil duruşunun ardında, ne dramalara sahip olduğunu görüyorduk. Dizide ise full drama Yenn ablamız.

 Ayrıca belirtmek isterim ki ilk bölüm 15 hayduttu saniyeler içerisinde kesen(Ki o haydutlar çok ünlü kele avcıları, asker kaçaklarından oluşuyor) Geralt burada birkaç yağmacı da daha çok zorlanıyor. İyi kafalar ne diyeyim. Yenn’de Kaer morhen de öğrendi galiba kılıç kullanmayı, maşallahı var.

7. ve 8. bölümler

Ne diyeyim ki bu bölümlere kadar dizi motivasyonları eksik verdiği için anlamsız oldu tabi çoğu sahne. En çok kızdığım mevzu ise büyücülerin dövüşleri. Ya aga bu büyücüler neye göre güçleniyor, lütfen söyleyin aq. Biri meteor attı diye ölüyor, diğeri tüm ormanı yakıyor burun kanamasıyla kurtuluyor. Vilgefortz’u karakter kısmında söyledim zaten tam saçmalık. Hikaye de o an ne gerekliyse, büyücüler de o kadar güçlü oluyor. Bu çok tembel bir yazım açıkçası. Tamam kitaptan farklı bir güç sistematiği kurmak istedin ki kur güzelde olur çünkü kitapta güç sistemi zayıf büyünün. Lakin büyük beceri olacak ki kitaptan bile daha kötü bir güç sistemi kurmayı becermişsin. Cidden helal olsun Defenders’ı yazan abla.

Geralt’ın annesi gibi mevzular fena değildi ona lafım yok ama Ciri ile buluşma sahnesi aman Allah’ım ne kadar suni ve boştu.

Ekstra olarak bu benim şahsi tercihimdir tabi. Soden dövüşünü uzun uzadıya göstereceğine, kitapta olduğu gibi Geralt Soden savaşı sonrası alana gelip o yıkıntıları görsün ve yıkıntılara bakarken, flashbackler şeklinde o savaşı görseydik keşke. Aynı oyunun burada yaptığı gibi;

Böylece ileride olan bazı hikayelerin daha iyi temelli olacağı gibi, bu kadar dengesizlik oluşturacak, büyü kullanma sahnesi göstermek zorunda kalmayacaktı seri. Neyse kendi tercihleri.

Final kararı

Dizi bazı yerlerde başarılı olsa da çoğu noktada çok güzel batırıyor ve batırdıkları yerlerin asıl kokusu sonraki sezonlarda çıkacak. Şimdiki haliyle değerlendirirsem puanım 7.2. Oda bütçesi düşük olduğu için biraz görmezlikten gelerek verdiğim puan. Seyir zevki yine de yüksek olmuş dizinin, bu kadar eleştirmemin asıl sebebi bu diziyi düzgün yapsalardı, gayet büyük toplarla rekabet edecek, güzel bir yerde olan dizi olacak olmasıydı. Neyse kendi kararları.

Not: Şu zenci, esmer mevzusu hakkında kısaca bahsetmem gerekirse, Witcher evreninde Elfler ve Cüceler bu gezegenin asıl sahibi. Yaratıklar ve İnsanlar küreler birleşimi olayı sırasında geliyorlar. Bu yüzden zenci Elf gayet yapılabilir bir şey, teknik olarak engelleyen bir şey yok. Çünkü Elf böyledir, şöyledir diye bir şey söylemiyor. Fakat şu var ki bu evrende ırkçılık diz boyu. Azıcık farklısın diye senle dalga geçiyorlar. O zenciye ırkçılık olmaması komik olurdu açıkçası. Fakat dizinin bundan önce eleştirilmesi gereken onca meselesi varken, bunu eleştirmek bana boş iş geliyor açıkçası.

Okuduğunuz için teşekkür ederim, kitap ve oyun hakkında sorularınız varsa forumdaki konuya beklerim. Tüm oyunları 2 kez her şeyiyle bitirmiş, 5 kitabı okumuş biri olarak, sorularınızı bilgimin yettiğince cevaplamaya çalışırım. Bana katılmadığınız noktaları orada belirtip, tartışmaya katılırsınız da sevinirim.

http://sosyal.kahramanbaykus.com/index.php?thread/1315-the-witcher-dizisi-tart%C4%B1%C5%9Fma-ba%C5%9Fl%C4%B1%C4%9F%C4%B1/

Mergen Yazar:

Çizer. Sporu seven eski bir yüzücü. Oyunları seven ve oyun camiasını takip etmekten haz duyan biri.

Tek Yorum

  1. Erdootogar
    16 Nisan 2023
    Yanıtla

    Kardesim yazinin bi kismini okudum ama ne yalan soyleyeyim uzun geldi. Eksik oldugun bir iki kismi yazayim belki yazdiktan sonra ogrenmissindir o ayri mevzu. Öncelikle Calanthe’nin saç rengi ve dış özelliklerine dair bilgiler içeriyor kitap. Tam hatırlamasam da açık bir ton olduğunu hatırlıyorum. Gümüş veya Ciri ile ayni olabilir. İkinci olarak Fringilla mevzusu kitapta bu konu üzerine değiniliyor. Yen Vilgefortz tarafindan esir alindigi donemde Geralt ve Fringilla defalarca sevisiyorlar. Bunun ana sebebi Geralt’in Yeneffer’i ozlemis olmasidir. Yeneffer ve Fringilla birbirine asiri benzeyen karakterler -dis gorusunus olarak- sadece fringilla kisa sacli. Sevistikleri kisimlarindan birinde Geralt Yeneffer’in ismini sayikliyor bunu bu kisimdan da anlayabiliriz. 3 olarak Triss güzel bir kadın olarak tasvir ediliyor. Bakışları üstüne çekmekten haz duyan birisi. (BU KISIMDAN EMIN DEGILIM: Triss’in cocuk hakkini vermeyecek kadar dogal guzellige sahip oldugunu o yuzden yenefferin trissi kiskandigini hatirliyorum.)
    Sürçü lisan ettiysek affola ama ben fantastik romanlara zenci firlatip dufulmasına karşıyım. Bu irkcilik degildir ama boyle dusunen varsa benim icin bi problem degil bu sebeple irkci olmak.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir