Junji Ito; Korku, İmge Ve Dahiliğin Sınırlarında

Bu yazıda korku türünde sadece Japonya için değil tüm dünya için önemli bir isim ve otorite olan dahi manga sanatçısı Junji Ito‘nun kendisini, eserlerini ve inanılmaz yeteneklerine bir göz atacağız.

Muhtemelen günümüz korku manga dünyasında Junji Ito kadar ünlü olan hiç bir isim bulunmamaktadır. Kendisi seksenlerin sonunda başladığı kariyerine, ivmesini artıra artıra devam ederek günümüzdeki konumuna hakkıyla ulaşmış bir isim. Eserlerinden bazıları filmlere, tv dramalarına ve animelere kadar uyarlanmıştır ve uyarlanmaya devam edilmektedir. Öncelikle belirtmem gerekir ki kitaplar ve bir kaç oyun serisi hariç gore veya body horror tarzı korku janrasıyla pek barışık olan biri değilimdir genelde Hitchcock tarzı gerilim filmlerinden hoşlanırım. Ancak okuduğum Uzumaki mangası sayesinde Ito’nun eserleri dışında Hideshi Hino, Suehiro Maruo, Kazuo Umezu, Shintaro Kago ve Kanako Inuki gibi çok değerli manga sanatçılarını keşfettim ve bu türe ilgi duymaya başladım. En yakın zamanda Jigoku Shoujo ve Mononoke gibi animelere de başlamayı düşünüyorum.

 


Çizgi Roman(Manga) Kariyeri

Junji Ito, 1963 yılında Gifu vilayetinde dünyaya geldi ve 1987’de manga yazmaya başlayarak sektöre atıldı. Çizim stilini ablasının çizimlerinden ve Umezu mangalarından etkilenerek geliştirmiştir. Manga yazmaya ve çizmeye başlamadan önce diş teknisyenliğiyle uğraşıyormuş. Erken zamanlarında katıldığı Kazuo Umezu Ödülü yarışmasından yazdığı kısa hikayesiyle 1. olamasada bir şeref ödülü kazanmıştır. Bu kısa hikaye daha sonra Tomie ismiyle bir manga serisi haline getirildi. Söz konusu ödül ise Ito’nun ilham aldığı kişilerin başında olan Kazuo Umezu‘nun ismini taşımaktadır. Umezu sadece Ito’yu değil tüm korku manga türünü etkilemiş ve manga tarihi açısından çok önemli bir figürdür(Neredeyse Akira Toriyama ve Osamu Tezuka kadar). Ito, Kazuo Umezu’ya ek olarak, Hideshi Hino, Shinichi Koga, Yasutaka Tsutsui ve H.P Lovecraft gibi üstatların da kendisinde ve eserlerinde büyük etkiler yarattıklarını söylemiştir.

Ito kariyeri boyunca Gyo, Uzumaki ve Neko Nikki: Yon & Mu gibi bir çok eseri ustalıkla kaleme aldı. Kısa öykülerinden birçoğu koleksiyon paketi şekilde toplanıp derlendi. Bu koleksiyonlar Viz medya tarafından satılmakta ancak ülkemizde ise ne yazık ki bütün serileri içinden sadece Uzumaki mangası Gerekli Şeyler tarafından basıldı umarız ileride Tomie ve diğer eserlerini de güzel Türkçeye kazandırırlar. Bu eserler içinde 1998 yılında Tomie, 2000 yılında ise Uzumaki film olarak beyaz perdeye uyarlandı. 2012 yılında ise Gyo ufotable tarafından ova formatında animeye uyarlandı. 2018 yılı yani bu senede Junji Ito Collection adı altında seçmece hikayelerden oluşan tv animesi bu kış sezonu yayınlanmakta.

Kendisi ile ilginç bir olaysa Konami tarafından iptal edilen, duyurulduğunda ise yeri yerinden oynatan bir proje olan korku oyunu Silent Hills oyununda Metal Gear serisinden tanıdığımız Hideo Kojima ve oscar sahibi yönetmen Guillermo del Toro‘ya danışmanlık yapmasıydı. Kojima ve del Toro ikilisi Ito’ya olan hayranlıklarını gizleyemeyip oyunun yapım sürecinde bunu sıklıkla sosyal medya hesaplarından dile getiriyorlardı. Ne yazık ki bu projeyi hiçbir zaman tam olarak göremeyeceğiz halbuki oyunun tanıtım demosu olan P.T. epey bir sevilmişti.


Stili ve Tarzı

Başarılı olmuş bir çok eserde olduğu gibi Ito’nun eserlerinde de genel konsepti destekleyen büyüklü küçüklü pek çok unsur vardır. Kendisinin bahsedecek olacağımız bu teknikleri ve klişeleri kullanmayı seven bir kişiliği var. Body horror(vücut korkusu), iğrençlik ve akıl almaz doğaüstü güçler gibi görülmesi bariz olanlardan başka, Ito birçok farklı ve ilginç tekniği istediği gerilim ve korku duygusunu iletmek üzere kullanır. Bunlardan bazıları oldukça incelerken bazıların görünümü daha barizdir.

Yüz Tepkileri ve Özellikleri

Bu bir çok püf noktası olan geniş bir kategori. İnsanoğlu olarak, özellikle başta yüzler olmak üzere insani özelliklerin tanımlanmasında ve tanınmasında hassas olma eğilimindeyiz. Manga ve diğer tüm çizgi roman disiplinlerinde çizim yapan sanatçılar sıklıkla yüz ifadelerine çok fazla ilgi ve dikkat gösterirler. Olması gereken de budur. Junji Ito karakterleri dehşet verici hikayeye uydurmak üzere bir çok farklı teknik kullanır. İlk olarak, karakterlerinin çoğu sürekli endişeli ve normalde bile rahatsızlarmış gibi görünürler. Şok edici veya ızdıraplı bir olay olmadığı zaman bile karakterlerin çoğunu iç karartıcı bir karamsarlıktalarmış gibi çiziliyor. Bu da okuyucuyu diken üstünde tutar ve her şeyin dahada sarpa saracağı üzere onları psikolojik bir şartlanmaya koşar.

Ito’nun yapmayı sevdiği ikinci teknik, çeşitli iğrenç ve ürpertici özelliklere sahip yüzler çizmektir. Yapmayı sevdiği kolay ama etkili bir klişedir bu, karakterin gözlerini oldukça büyük ve yuvalarını hareket hissi vererek çizer. Genellikle, büyük gözlerle birlikte anormal irisler yapmaktan hoşlanır. Bunun tersine, bazı karakterlerin ya da doğaüstü varlıkların herhangi bir iris bile yoktur sadece bir çift korkutucu beyaz göz sahiplerdir veya değillerdir.

Ito’nun sevdiği bir diğer teknik, güzel, alımlı ve kimi zamanda erotik bir çekiciliğe kayan kadınları belirli bir ürperti ve tuhaflık duygusuyla tasarlamayı sevmesidir. Garip yada insanlık dışı bir taraf taşır gibi şüpheli görünen kadınlara daha uzun ve daha ayrıntılı kirpikler, kedi gözüne benzeyen güzel gözler, duygusal ve samimi olmayan gülümsemeler gibi artık onun için stereotip olmuş özellikler verir.

Yüz İnşası

Ito yüz oluşturma ve inşa etme becerilerini geliştirmek ve düzeltmek için uzun yıllar çalıştığını söylemiştir. Gölgeleme taramasını sadece gölgelendirmeyi değil, aynı zamanda duyguyu iletmek için de kullanılır. Rahatsızlığı, cansız durumları, zihinsel rahatsızlığı veya benlikleri ele geçirilmiş tipleri tasvir eden yüzler yaratmayı çok seviyor. Örneğin, karakterler korku duyduğunda, Ito onların göz çukur bölgelerini gölgeleyerek bir endişe hissi oluşturur. Ya da birisi kızgın hissediyorsa, burnun kökü etrafındaki alanı ve burun ile göz arasındaki göçük alanı koyulaştırır. Ito karakterleri neredeyse bir iskelet gibi sıska çiziyor. Bu Ito’nun bu stilinin gelişim sürecini Tomie‘den başlayıp günümüze kadar olan eserlerinde görebilirsiniz.

Normal Olanla Olmayanı Yan Yana Koyma

Öyle ki Ito bazı eserlerinde o kadar uçar ki iğrenç ve tiksinç olan şeyler artık hem bizim hemde ana karakterin normali haline gelebiliyor. Fazla spoiler vermemek için pek açmayacağım bu konuyu ancak bu normal olmayanı kabulleniş özellikle Gyo eserinde güçlü olarak hissedilmekte.

Çevrenin İnşası

Mangalarında duyguların veya atmosferin görsel temsilinin çevreye de yansıtılıp kazandırıldığı bilinmektedir. Ito bunu acımasız bir şekilde çevreyi pisliğin, kötülüğün, hastalığın ve rahatsız edicilik ile iç içe geçirir. Bu çevrenin yoğun bir şekilde korkunç ölüm kokusuyla lekelendiği Gyo çizgi romanında görülebilir. Uzumaki barındırdığı felsefe ve doğa üstülüğünü kullanarak yarattığı çevre okuyucuyu dehşete düşürür. Doğanın arka planda barındırdığı bu farklı oluşumlar dışa vurumcu arka plan etkileri ve gerçek ile olgu arasındaki çizgiyi bulanıklaştırıyor.

Ötenin Yarattığı Terör

Bu olay sevgili H. P. Lovecraft‘ın Ito’nun üzerinde olan etkisi diyebiliriz. Burada öteden kastım bilim ile kendi idrak ve mantığımızın ötesinde olan varlıklar, güçler veya durumlar. Lovecraft eserlerinde genelde insan idrakının ötesinde demonik kozmik tanrılar diyebileceğimiz varlıklar vardır, normal karakterler onları fark edememektedirler. Ancak fark etmeye başlarlarsa bile yavaş yavaş bu farkındalık arttıkça delirmeye başlamaktadırlar. Bu delirme süreci karakteri bu aşkın varlıklara karşı tapma duygusuna da sürüklemiş olabilir veya onlarda sadece korku ve intihar duygusu yaratır.

Junji Ito’nun da pek çok eserinde böyle temaları görmek mümkündür. Uzumaki’de olan spiralin gücü veya Jigokusei Remina(Hellstar Remina) eserleri gibi. Uzumaki’de imgelerle idrakın ötesindeki bir gücün ortasındaki kasaba insanlığının çaresizliği resmedilmiştir.

Karakterlerin Tuhaflıklara Olan Takıntıları

Bu, birçok gerilim, korku eserinde kullanılan oldukça genel bir unsur. Ancak Ito bu unsuru öykülerinde oldukça serbest ve sınırlara takılmadan kullanmakta olduğu için etkisi aşırı dozda. In Fragments of Horror serisinde bir şey ya da birisine tuhaf takıntıları olan bir çok karakter vardır. Tomie serisindeki aynı isme sahip ana karakter olan kadın genellikle şehvetle birlikte çekici erkeklere yönelik takıntılıdır. Buna ek olarak o da sahip olduğu güçlerle birlikte erkekleri kendisine takıntılı tipler haline getirebilmektedir. Bu takıntı durumu Tomie hikayesinin temel sütunlarından birini oluşturuyor.

Aslında bu durumu en saf ve net haliyle Gyo mangasının ciltinde bulunan bonus hikayelerden biri olan the Enigma of Amigara Fault(Amigara Fayının Esrarı) eserinde hissediliyor. Sanırım Junji Ito’nun uzunluğuna oranlarsak en etkili eseri bu olabilir. Karakterlerin anlam verememelerine karşın kendileriyle özdeştirdikleri deliklere ve bu deliklere olan takıntılarıyla kaderlerini sonsuz karanlığa bağlamaları gibi bir tema işleniyor bu hikayede ve tek kelimeyle dahice.

Hemen alttaki paragraf Uzumaki’den hafif spoiler içermektedir bir sonraki ise isterseniz bir sonraki paragrafa atlayabilirsiniz!
Junji Ito, Uzumaki’de bunu öyle bir kullanıyor ki, hikayenin gerçekleştiği tüm şehir sarmallara takıntılı hale gelerek takıntılarının lanetine kapılmıştırlar. Öykü küçük hortumumsu rüzgarlardan, boş bir salyangoz kabuğuna bakan bir insandan ve bir kaseyi şekillendiren bir çömlek yapımcısıyla oldukça sevimli bir görünüm ile başlar. Ancak oldukça hızlı bir şekilde, bir adamın spirallere olan deli takıntısı olayları en sonunda çılgınlığa sürükler ve groteskleştirir.

 

Sonuç olarak Junji Ito bir dehadır ve bu dehası ona pek az manga sanatçısının aday gösterildiği Eisner ödülüne bile adaylık sağlamıştır. Umarız ki uzun yıllar boyunca eserler üretmeye ve hepimizi şaşırtmaya ve diken üzerinde tutmaya devam eder…

 

Ascalon Yazar:

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir