Geek Kültürünün Yükselişi

Bu yazıya başlamak, benim için oldukça zor. Hiçbir zaman kendimi geek olarak nitelemedim çünkü insanın kendisini sebepsiz yere yaftalamasına karşıyımdır. Yaptıklarımız bizi belirler, ne yaptığımızı söylememiz değil. Yine de, hemen her ilgi alanım, bu tarz uğraşlar olduğu için, sürekli olarak bu kültürün içinde bulundum. İnişli ve çıkışlı, kimi zaman neşeli, kimi zaman da hüzünlü oldu. Ancak, artık bu kültürün içinde bulunmak istemiyorum. Elbette hiçbir zaman mükemmel değildi ve büyük sorunları her zaman oldu fakat bu, son yıllarda olan bitenleri açıklayamıyor. Bir şeyler değişti, hem de kökten değişti. Konuştuğum insanlar, gördüğüm yorumlar, yaşadığım diğer etkileşimler, bu konuda yalnız olmadığımı gösteriyor. Belki de, bu yazıyı bu yüzden kaleme (klavyeye?) alıyorum, ölen bir türün son üyelerinden birisi olarak. Bir acayipliktir, her yeri kasıp kavuruyor.

[Bu yazı, yazarın kendi sitesinde de yayımlanmıştır.]

Yukarıya nostaljik bir pixel art gifi koyup, eski konsolların ve oyunların güzelliğinden bahsedebilirdim. Küçükken gittiğimiz filmler veya ’90lardaki X-Men, Spiderman, Batman gibi oldukça kaliteli çizgifilmlerden, Pokemon, Digimon vb. animelerden bahsedebilirdim. Bunu yapmam oldukça kolay olurdu, bir nostalji hissi yaratır ve bunun yarattığı etkiyi kullanarak “Lanet olası gençlik!” mesajıyla bitirebilirdim. Bunu yapmayacağım. Geek kültürünün sorunları bundan ibaret değil. Bu bahsettiğim manzara doğru bile değil. How I Met Your Mother’da, Robin’in bahsettiği Mezuniyet Gözlükleri etkisi yüzünden oluşuyor.

Eskiden bu kültürün bir parçası olmak bir cennet değildi. Genel olarak, başkaları tarafından hor görülürdü, dalga geçilirdi, büyükler “yapacağın daha iyi bir şey yok mu” tarzı şeyler söylerlerdi. Ortak zevklere sahip kişiler bulmak oldukça zordu, hele ki küçük yerlerde! Doğru düzgün internet bile yoktu. Neyi, nereden izleyeceğimizi, nereden okuyacağımızı, oynayacağımızı, kısacası nasıl tüketeceğimizi bilmezdik.

“Tüketmek.”

Konumuzun anahtar kelimesi işte bu. Geekler bunun üstüne pek düşünmez ama yaptığımız şey, aslında bir ürünü tüketmek. Şu anda, dünyadaki diğer her büyük alanda olduğu gibi, geek kültüründe de, tüketim çılgınlığı her yeri kaplamış durumda.

Bir zamanlar aynı zevklere sahip insanların toplanma yeri olan conventionlar, artık sadece ürün almak için, saatlerce sıralarda beklenilen yerlere dönüştü.

Anime ve mangadan tutun, video oyunlarına, filmlere ve elbette çizgi roman endüstrisine kadar, bütün geek eserleri şu an bir patlama yaşıyor. Aşağıda, anime endüstrisinin getirisini gösteren bir grafik var.

Milyar yen olarak gösteriliyor. Yani, 2016’da 2 trilyon yen gelir elde etmiş durumda.

Bu büyümenin çoğu Japonya dışındaki kaynaklardan geliyor fakat oldukça büyüdüğü gerçeğini değiştirmiyor. Çoğu kişinin bilmediği bir durumsa, popüler animelerin gelirlerinin çoğunu “merchandise” denilen ürünlerin satışıyla elde etmesi. Bu ürünler, oyuncak, figür, kart, çanta vb. aklınıza gelebilecek pek çok şeyden oluşuyor.

Buraya tıklarsanız, dünyanın en büyük franchise’larını bulabilirsiniz.

İlk sıradaki Pokemon, 90 milyar dolarlık gelirinin sadece 17 milyarını video oyunları satarak elde etmiş. 60 milyar doları merchandise satmaktan geliyor.

Aynı şekilde, 65 milyar dolar büyüklüğündeki Star Wars, bunun 40 milyarını merchandise ile kazanmış.

Elbette gelirlerini farklı şekilde elde edenler de var fakat pek çok marka için, merchandise satışı çok büyük bir gelir kaynağı. Sadece bir şeyi izlemek, okumak, oynamak yetmiyor. Aynı zamanda onun oyuncaklarını, figürlerini, kartlarını, tişörtlerini, çantalarını, stickerlarını ve tonla bir çok şeyini daha almamız bekleniyor. Buna göre de bir pazarlama yapılıyor.

Bu gerçekten bir sürpriz mi? Geek uğraşlara meyilli pek çok kişi, benzer tartışmaları görmüştür. İnsanlar, tükettikleri eser sayılarını birbirleriyle yarıştırır. Bir oyunu kaç kere bitirdiklerini yarıştırır. Figürlerini, kartlarını yarıştırırlar. Ne şekilde olduğu farketmez, geekler için, tüketim bir yarış haline gelmiştir. Bizim tükettiğimiz bu eserler, tamamen sanatsal güdülerle üretilmemektedir. Bize bir şey satmak amacıyla yapılıyorlar. Satış yapmanın da çok basit ama bir etkili yolu vardır. Zihinsel manipülasyona karşı oldukça dirençliyiz fakat duygusal manipülasyona oldukça açığız. Eğer bir insanı, başka birisinin tükettiği ama kendisinin tüketmediği bir şey hakkında kötü hissettirebilirseniz, ona bir ürün satabilirsiniz.

Bunu ben söylemiyorum. İkinci Dünya Savaşı sonrasında, tüketim toplumunun oluşturulmasında kilit bir rol oynayan, kitle propaganda uzmanı Edward Bernays söylüyor.

“İtaat et.”

Bu duygusal manipülasyon, sadece kötü hissetirme değil, iyi hissetirmeyle de oluyor. Bir geek dünyasının içinde kaybolup gitmek varken, çocukken izlediğim bir serinin bilmem kaçıncı yeniden çekilişini izlemek varken, bir oyuna dalmak varken, neden gerçek dünyanın sorunlarıyla uğraşayım ki? Sonuçta tükettiğim bu şeyler, beni iyi hissettiriyor.

Peki, denilebilir ki, ‘Feind, çok olumsuzsun ve abartıyorsun! Hem bu geek uğraşlardan ne kadar para kazanılabilir ki?’

Haklı sorular bunlar. Hepsinin de cevabı var. Ancak bu cevapların hepsinin temelinde yatan daha derin bir sebep var. O da, çok basit.

Geek kültürü kazandı.

Dünya genelinde, geek uğraşlar artık çok daha fazla kabul görüyor. Piyasaları daha büyümüş durumda. Anime endüstrisi büyüdü. Oyun endüstrisinin getirisi Hollywood’u geçeli yıllar oluyor. Game of Thrones şu an dünyanın en çok beklenen ve en popüler dizilerinden bir tanesi. Harry Potter dünyayı kasıp kavurdu. Her gün, popüler yeni bir fantastik dizi veya film çıkıyor. Çizgi roman filmleri dört gözle bekleniyor. Pokemon Go çıktığında, bütün dünyada oynandı… örneklerin sonu gelmez. Yazının başlarında linklediğim franchise listesine bakılırsa, bu işin ne kadar kârlı olduğu ve ne büyük paralar döndüğü daha da rahat görülüyor.

Ne para var be şu fotoğrafta.

Geek olmak, artık pek hor görülen bir şey değil. Türkiye gibi ülkeler biraz geriden takip ediyor ama bizde de bu algı değişiyor. Artık geekler, kısmen, zengin, örnek alınası kapitalist kişiler olarak görülüyor. Bill Gates ve Steve Jobs bunun en iyi örneklerinden iki tanesi. Zamanımızda yaşayan ve en büyük şov ustalarından birisi olan Elon Musk da aynı kategoriye giriyor. Aşırı derecede zengin, ilginç huyları olan geekler bunlar.

Değişen tek şey geek zevklere hitap eden endüstriler olmadı, bizzat geek kimliği de değişti. Bir zamanlar alt kültür olan geeklik, artık bir popüler kültür. Hatta, sadece kültür bile denilebilir. Şu an, hiçbir özel yanı yok.

Geek kültürü şişmanladı ve bu şişmanlama, onu öldürüyor. Elbette, kâr edilir olduğu sürece ölmeyecek. Hatta daha da büyüyecek ve daha da yozlaşacak. Şu anki ekonomik sistemde, herhangi bir alt kültür çok fazla popülerleşti mi, sonu böyle oluyor.

Peki bu sorunlar bir anda mı ortaya çıktı? Kesinlikle hayır. Geek kültürünün içinde bir yerlerde her zaman tohumları vardı fakat yeterince gelişmeleri için, bu endüstriler yeterince büyümemişti.

Örneğin, geekler bu kimliklerine oldukça bağımlı kişilerdir. Sevdikleri eserleri kimliklerinin bir parçası haline getirirler. Sadece bunu yapmak da yetmez, onları yarıştırırlar. Marvel mı, DC mi? Naruto mu, One Piece mi? PC mi, PS4 mu, Xbox mı? Street Fighter mı, Mortal Kombat mı? Star Wars mu, Star Trek mi? Teknolojik geeklere girersek, Windows mu, Apple mı? Samsung mu, iPhone mu? Falan filan… ortam, kokusu her yere sinmiş bir sidik yarışından geçilmez.

Marka vs. Marka

Biz buna, ekonomik jargonda marka bağlılığı (sadakati) diyoruz. Geek kimliğinin zaten buna meyli olduğu için, çok kolay sömürülebilir bir yanı her zaman vardı. Şu anda, bu sömürü iyice artmış durumda.

Bunun dışında, geekler hiçbir zaman yaratıcıların çalışma koşullarını da önemsememiştir. Örneğin, yeni bir oyun çıktığında, tüketici tecrübesinin nasıl olduğundan sık sık bahsedilir. Ancak firmaların, insanların severek oynadığı oyunların bizzat yaratıcılarını sömürmesi hiç umursanmaz. Mesela, çalışanlarını acımasızca sömüren ve oldukça kötü koşullarda çalıştıran CD Projekt Red firması, bugün bir oyuncu kahramanı ve sevgilisidir.

Kısacası, geekliğin her zaman sorunu vardı fakat büyümesi, onun nihayet çözünmesine yol açan şey oldu. Evet, eskisine kıyasla çok daha fazla hikaye, oyun vb. görüyoruz ama bunlar çok büyük bir bedelle geldi. Geekliğin yükselmesini sağlayan şey, aynı zamanda onu bir yaşayan ölüye dönüştürdü. Ölmedi ama böyle de yaşamaması gerekiyor.

“Bağa para veeer!”

Bir redditor’ın dediği gibi, geek olmanın sadece iki adımı var.

  1. Tüketin.
  2. Tebrikler, geeksiniz.

Farklı edisyonlar, çocukluk nostaljisini sömürme amaçlı yeniden yapımlar, gereksiz devamlar vs. vs. geek olan her şey bir çılgınlığa kapılmış gidiyor.

Sadece ve sadece tüketiyoruz. Bu davranış, geek olan her şeye bulaşmış. Bizim ülkemizde bile, Steam gittikçe yaygınlaştıkça, oynamadığı ve oynamayacağı onlarca, yüzlerce oyunu satın alıp unutan insanlar belirmeye başladı. Yani öyle bir noktada ki, ürünü satın alma hazzı, ürünü kullanma hazzının önüne geçmiş.

Bu durum, unboxing videolarının neden ortaya çıktığını ve oldukça yaygınlaştığını da açıklıyor. Bu videolar genellikle teknoloji odaklı olsa da, çizgi roman, anime, film vb. tarzda geek hedeflileri de oldukça fazla (ve teknoloji de bir tür geek uğraşıdır). Sahip olmadığı bir şeyi satın almış gibi davranmak ve onun açıldığını görmek, onu izleyen insanlarda mutluluk yaratıyor. Bir ürün almadan, sadece satın alma ve onu açma hazzı hedefleniyor. İşin konuşulmayan bir boyutu da var. Örneğin, oyuncak unboxing videolarını, yeterli durumu olmayan ebeveynler çocuklarına açıyor.

“Tüket.”

Bir acayipliktir, her yeri kasıp kavuruyor.

Birbirinin kopyası, düşünülmeden üretilmiş eserler her yeri sarmış. Çıtır çerez gibi tüketiliyorlar. Bunun sorgulanmasını geçtim, zaten genellikle çok karışık olmayan bu eserlerin kendileri bile anlaşılmıyor. Forumlar ölmüş ve yerlerini yüzeysel platformlar almış. Dizginlenemez bir tüketim her yeri sarmış. Hepsi ne uğruna? Daha geek olmak için mi? Anlamını kaybetmiş bir grupta sidik yarıştırmak için mi? Anlık hazlarda bir kaçış yaşamak için mi?

Bu kültür, bende artık sadece bir bulantı yaratıyor.

Yararlanılan Kaynaklar

https://www.animenewsnetwork.com/news/2018-04-30/anime-industry-report-shows-continued-growth-in-overseas-market/.130302

https://www.reddit.com/r/Negareddit/comments/4rkxib/the_geek_identity_is_fanatical_consumerism/

https://theoutline.com/post/1356/the-relentless-consumerism-of-unboxing-videos?zd=2&zi=php73hdx

http://sequart.org/magazine/62259/the-influence-of-consumerism-on-geek-culture/

https://www.nytimes.com/roomfordebate/2014/09/18/when-geeks-rule/be-careful-of-the-consumer-side-of-geek-culture

https://comparativegeeks.wordpress.com/2013/04/09/geek-culture-and-consumerism/

https://www.jacobinmag.com/2013/08/on-geek-culture/

https://www.jacobinmag.com/2014/09/death-to-the-gamer/

https://www.portlandmercury.com/BlogtownPDX/archives/2014/08/21/why-im-done-with-geek-culture

http://www.kfvs12.com/story/31140647/who-rules-the-entertainment-industry/

https://lpesports.com/e-sports-news/the-video-games-industry-is-bigger-than-hollywood

https://www.ejumpcut.org/archive/jc54.2012/SolesKunyoGeedom/





Aizen’in de, Urahara’nın da, cevabını reddediyorum.



 無欠の果て

さよなら さ

Feindbild Yazar:

Buradaki ve başka yazılarımı da içeren kendi sitem: https://otegezen.wordpress.com/

6 Yorum

  1. Oğuzhan
    4 Mart 2019
    Yanıtla

    Spor, sanat, oyun vs. para kazandırma yolları açılınca hemen en hızlı yoldan en yüksek para kazanmanın yolları aranır oluyor. Lanet olsun ki bulunuyor. Buradan sonra da güzelliği kalmıyor, dedelerimizin bahçelerinde ki domateslerin yerini hormonlu sebzelere bırakması gibi, piyasaya kalabalığı doyuracak ama tatsız tuzsuz ürünler peyda olamaya başlıyor. Yapacak bir şey yok belki geek kültürünün içinde bir alt kültür bir kol falan oluşturmak gerekiyordur. Ya da işin iyice suyunun çıkmasını bekleyeceğiz.

    • Feindbild
      24 Haziran 2019
      Yanıtla

      Bundan bir kaçış olduğunu düşünmüyorum.

  2. Ruinedhead
    16 Mayıs 2021
    Yanıtla

    Kafama daha iyi oturdu artık ama Rukia kaybolmasın lütfen. Elinize sağlık

    • Feindbild
      16 Mayıs 2021
      Yanıtla

      Haha, teşekkür ederim 😀

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir