Fire Emblem: Three Houses Hikayesi ve Evreni

Fire Emblem, Nintendo‘nun sahip olduğu j-rpg strateji serisidir. Her bir oyun farklı dünyalarda geçtiği için oyunlar arasında devamlılık yoktur ve her biri kendi özel evrenine ve tarihine sahiptir. Bu yazıda, son çıkan Three Houses adlı oyunun evrenini ve hikayesini anlatacağım. Oyunun başladığı kısmın öncelerini anlatacağım için evrenin sırlarını bilinmeyenleri yazacağım ee haliyle yazı bol bol spoiler içerecek. Belki daha sonra oyunun hikayesinin geçtiği kısımları da yazarım.

Fire Emblem: Three Houses’ın hikayesi Fódlan adı verilen bir kıtanın var olduğu bir dünyada geçmekte. Fódlan’ın bilinen kayıtlı tarihi Adrestian İmparatorluğu‘nun kurulmasından yaklaşık 41 yıl öncesinde başlamıştır. Azize Seiros‘un Enbarr bölgesinde(sonradan imparatorluğun başkenti olacak) ortaya çıkmasıyla başlayan tarihin öncesi kimseler tarafından bilinmemekte ve gizlidir. Seiros, insanlara ışık tutan mucizeler gerçekleştirdi ve daha sonra ona saygı göstermek için Seiros Kilisesi kuruldu. Bundan sonra iki tarih vardır; biri bilinmeyen gerçek tarih, ikincisi daha sonra Azize Rhea olarak bilinecek olan Seiros’un yazdığı bilinen sahte tarih.

Ama bundan önce gelin ilk önce tarihin bilinmeyen zamanlarına bakalım.

Tanrıça ve Mucizelerinin Kilise Tarafından Tasviri

Antik çağda Sothis adındaki tanrısal güçleri olan dünya dışı varlık Fódlan’a gelir. Kendini insan benzeri bir forma büründürür. Sothis gelmeden önce Fódlan üzerinde insanlar yaşamaktaydılar. İnsanlar Sothis’in Mavi Deniz Yıldızı adını verdikleri bir gök cisminden geldiğini düşünmekteydiler.
Sothis kendi kanından çocuklarını doğurarak Nabatea adı verilen ırkı yarattı. Sothis’in kanından gelen bu ırk yeşil saçlara ve vücutlarında bir kalp yerine büyülü taş taşımaktaydılar. İstedikleri zaman ejderhaya dönüşebilen Nabatealar aynı zamanda tıpkı saçları gibi yeşil olan kanları sayesinde Crest(Arma) adı verilen güce sahiptiler. Kan bağıyla geçen bu Crest gücü çeşitli güçler sağlamaktaydı. Nabatealar, Fódlan’ın yerli insanlarıyla birlikte yaşadılar hatta onlarla bilgilerini ve yeteneklerini paylaşarak antik Agartha uygarlığının kurulmasını sağladılar.

Thales, Those Who Slither in the Dark’ın Lideri

Yolun sonunda Agarthalılar Tanrıça’nın koruması ve bilgisine sırt çevirmeye başladılar ve teknolojilerini refahları için geliştirmeye adadılar. Zamanla bencil, kibirli ve emperyalistik varlıklara dönüşerek en sonunda Tanrıça’nın hakimiyetine meydan okudular. Sothis ve çocuklarına karşı olan savaşta Agarthalılar büyük bir yenilgiye uğradı ve Nabeteablar onları gösterdikleri kibirleri yüzünden cezalandırmak için Agartha uygarlığının sonunu getirdiler. İnsanlığın büyük bölümü bu savaşta yitip gitmiştir. Hayatta kalanlar Shambhala‘ya yani yer altına kaçarak daha sonra Those Who Slither in the Dark(kabaca karanlıkta olanlar/dolaşanlar/sürünenler denilebilir orijinal halinde bırakacağım) ismini alıp intikamlarını almak için bekleyeceklerdir. Tanrıça Sothis savaşın sonunda artık çoğunluğu boş olan zarar görmüş dünyayı iyileştirmek ve hayatı yeniden başlatmak için gücünün son damlasını kullanıp büyük bir uykuya dalar. Tanrıçanın çocukları annelerinin uykuya daldığı Oghma Dağlarına onun uyuması için Kutsal Türbe inşa ederler ve bu yapının etrafına kendilerinin yaşayacakları Zanado şehri kurarlar.

Uykusunda Tanrıça Sothis

En sonunda Those Who Slither in the Dark, Fódlan’ı işgalcilerden kurtarmaya çalıştığı iddia edilen Nemesis adındaki bir haydutu ikna ederek Kutsal Türbeye gönderip uykusunda Tanrıçayı öldürtürler. Tanrıçanın vücudunu da çalan Nemesis onu Shambhala’ya götürür. Sothis’in kemiklerinden Sword of the Creator, kalbini kullanarak Crest Stone of Sothis ve kanını Nemesis’e aktararak onun Crest of Flames‘e sahip olması sağlandı. Bu üç gücün birleşimiyle Nemesis inanılmaz bir kudrete sahip olur ve Zanado’ya bir saldırı başlatır ve neredeyse Nabeteanları öldürür. Tanrıçanın çocuklarınında bedenlerini de kullanarak daha sonra Sword of the Creator gibi Kahraman’nın Emaneti adı verilecek silahlar yapılır. Kanları da 10 Elit adını alacak Nemesis’in savaşçılarına aktarılarak Crestlere sahip olmaları sağlanır.

Aslında bu 10 Elit 11 kişidir ancak Maurice emanetine fazla yüklenerek bir canavara dönüşür. Bugünden sonra onun Crest’i “the Crest of the Beast” olarak anılmaya soyundan gelen mirasçıları da lanetli olarak görülmeye başlandı.

Fódlan, kendini Kurtuluşun Kralı ilan eden Nemesis’in yol açtığı kargaşa ve ıstırapla dolmaya, Fódlan halkı Kral Nemesis’e isyan etmek yerine onun yöntemlerini benimseyerek hırsızlık ve cinayet dahil olmak üzere mümkün olan her yolla iktidar için mücadele etmeye başlar.

Zanado katliamının tek kurtulanı olan Seiros intikam ve düzen için dünyayı dolaşır ve 4 Aziz olarak anılacak Cethleann, Cichol, Indech, ve Macuil isimli Nabeteanlar’ı toplar. Halkında sevgisini kazanarak Seiros Kilisesi kurulur. Seiros insanlar arasında çeşitli kişilere kanını vererek onlara Crest bahşederek müttefiki yapar ve Adrestian İmparatorluğu‘nun kurulmasını sağlar. Tanrıçanın kutsamasını takip eden İmparatorluğun başkenti, Seiros’un varlığının ilk ortaya çıktığı yer olan Enbarr bölgesi seçilir. İmparatorluğun kurulması Kahramanlar Savaşı‘nın fitilini ateşler.

Kahramanlar Savaşı – Seiros vs Nemesis

I. Wilhem tüm Fódlan’ı tek bir çatı altında toplamak için Seiros ve 4 Aziz ile birlikte Nemesis ve 10 Elit’ine karşı savaşır. İmparatorluğun galip geldiği savaşta Kral Nemesis, Seiros tarafından öldürülür. Savaşın sonunda imparatorluk tüm Fódlan‘a hakim olur ve 10 Elit üyeleri sistematik olarak avlanır ancak soylarından gelenlere hem sahip oldukları Crest gücü hem de Elit’den kalan Kahraman Emanetlerinin gücü kullanılabilsin diye imparatorluk içinde yüksek mevkiler teklif edilir. Bu andan itibaren Crest soyluluğun simgesi olarak imparatorluk içinde sınıf ayrımının ortaya çıkmasına neden olmuştur.

Ethereal Ayının 25’inde Seiros, Tanrıçanın öğretilerini yaymak ve düzenlemek için Garreg Mach Manastırını Fódlan’ın ortasındaki Oghma Dağlarına kurar. Aynı zaman da Seiros tarihi yeniden yazarak Crest ve Kahraman Emanetlerinin sanki Tanrıça tarafından insanlığa verilmiş hediyeler olduğu hikayesini uydurur. Ve Seiros ismini bırakıp Azize Rhea ismini alarak diğer azizlerle birlikte kiliseyi yönetmeye başlarlar.

Bundan yaklaşık 700 yıl sonra İmparatorluğun kıta dışındaki aktörlerle olan savaşlarına tanık oluyoruz:
-Birinci Mach Savaşı; Dagda ordusu deniz ötesinden gelerek Mach‘ı istila eder. Adrestian İmparatorluğu Dagda’yı def etmeyi başarır ancak Mach büyük hasar alır.
-Brigid İstilası; İmparatorluk, Dagda ile ittifak olan Brigid takım adalarını istila eder. Brigid halkı teslim olmayı reddetseler de zorla boyun eğdirilirler.
-Dagda İstilası; Brigit kullanılarak İmparatorluk Dagda’ya karşı geniş çaplı bir istila başlatır ancak sonuç olarak başarısız olur.

10 Elit’in soyundan gelen Loog yine 10 elitin soyundan gelen Kyphon ve stratejist olarak bilinen Pan‘ın desteğini alarak İmparatorluğa karşı bir isyan başlatır. Kartal ve Aslan’ın Savaşı olarak bilinen savaşın ardından Loog büyük oranda galibiyetler alır ve Faerghus bölgesini ele geçirir. Seiros Kilisesi’nin taraflar arasındaki ara buluculuğuyla Loog ilk kral olarak taç giyerek Kutsal Faerghus Krallığı‘nı kurar. Bu konuda bilinmeyen şey, Pan’ın aslında Those Who Slither in the Dark ile bağlantılı olduğu ve onlardan teknoloji alarak savaşın kazanılmasını sağladığıdır.

50 yıl sonra da Leicester İsyanı gerçekleşir. İmparatorluk güçleri Leicester bölgesindeki isyanı bastırmada başarısız olur. Krallık ise siyasi gücünü genişletmek için Leicester’ı işgal etme ve ilhak etme fırsatını değerlendirecektir. Leichester bölgesi Krallığa bağlanır.

60 yıl sonra Kral I. Klaus ölür ve üç oğlu krallığı üçe böler ve aralarında paylaşarak yönetmeye başlarlar. Leicester bölgesini yöneten prens hastalığa yenik düştükten sonra Leicester soyluları onun varisini kabul etmeyerek isyan başlatır. Hilal Savaşında krallığın soyluları yenildikten sonra krallıktan ayrılıp Leicester İttifakı kurulur. Blaiddyd ailesine dahil Riegan Dükü, İttifak’ın lideri olur. Ve böylece Üç Hanedanlık(Three Houses) kurulmuş olur.

Leicester, Fódlan’ın doğusundaki güçlü ulus Almyra tarafından istilaya uğramaya başlar. İşgalciler, Adrestian İmparatorluğu’ndan bir ordunun yardımıyla kıl payı yenilgiye uğrar. Almyra tehdidi nedeniyle Garreg Mach Manastırı’nda Akademi kurularak üç hanenin varisleri ve Crest sahibi soylu çocuklarına burada güvenli eğitim verilmeye başlanır.

Enbarr’da bulunan Güney Kilisesi, Adrestian İmparatorluğu boyunca yayılan ve sonunda bastırılan isyana öncülük eder. İsyanın bastırılmasının ardından İmparator, ayaklanmaya önderlik eden piskoposu sürgüne gönderir ve Kilise’yi Varley Hanesi altında Din Bakanlığı ile değiştirir. Adrestian İmparatorluğu, Kutsal Faerghus Krallığı ve Leicester İttifakı Fódlan’ı Almyra’ya karşı korumak için doğuya Fódlan Kilidini çekerler.


Bu kısımdan sonra olanlar oyunun geçtiği zamanla ilişkili.

Byleth

Rhea Annesi Tanrıça Sothis’i tekrardan dünyaya getirebilmek için kendi kanını kullanarak pek çok deney yapmış ancak deneklerin hiç biri işe yaramamıştır. Bir görev sırasında Rhea saldırıya uğrayacakken Jeralt adındaki paralı asker tarafından korunur. Jeralt aldığı ölümcül yaranın ardından Rhea tarafından kanı ona bahşedilerek hayatta kalır. Manastıra gelen Jeralt burada Sitri adındaki rahibe ile tanışır. İkili birbirlerine aşık olur ve ilişkinin sonucunda Sitri hamile kalır. Sonradan Byleth(Ana Karakter) adını alacak olan çocuk doğduğunda kalp atışları olmadan doğar. Çocuk ölmesin diye Rhea, Sitri’in büyülü taş kalbini doğan bebeğe nakleder bunun sonucunda Sitri ölür. Sitri aslında Rhea tarafından daha önce Nemesis’in sahip olduğu Sothis’in kalbini(Crest of Flames) taşıması için yaratılmış bir taşıyıcıdır. Byleth yani kalbini aldıktan sonra canlanmış ancak hiç bir duygu belirtisi veya kalp atışı olmadan yaşamaya başlamıştır. Jeralt çocuğundaki bu tuhaflığı fark edince onu alıp Garreg Mach Manastır’ını terk etmiştir. Sothis’in dirilişi için mükemmel taşıyıcıda böylece doğmuş olur.


Son olarak da üç veliath gencimizden bahsedelim.

Dimitri Alexandre Blaiddyd/Mavi Aslanlar(Blue Lions)

Dimitri, Kutsal Faerghus Krallığı’nın veliaht prensidir. Kral Lambert‘in en büyük oğlu olarak 1162 yılında doğdu; Kraliçe olan annesi, daha sonra Cornelia tarafından tedavi edilecek olan bir vebadan dolayı öldü. Sürgünü sırasında üvey kardeşi Edelgard’la arkadaş oldu ve ona nasıl dans edileceğini öğretti. Dimitri, 1174’te Adrestian İmparatorluğu’na dönmeden önce Edelgard’a sevgi göstergesi olarak bir hançer hediye etti.

Dimitri, 1176’da yaşanan Duscur Trajedisi‘nin ardından hayatta kalmayı başaran son kraliyet üyesi oldu. Diplomatik bir görev sırasında Fódlan’ın kuzeyindeki Duscur ülkesine giden kraliyet ailesi bu sırada Duscur halkı tarafından saldırıya uğrayıp katledilir. Kral Lampert ve Dimitri’nin üvey annesi Patricia(aynı zamanda Edelgard’ın annesi) ölünce Dimitiri’nin Amcası Itha’nın Büyük Dükü Rufus, Dimitri’nin yerine naip olarak hüküm sürdü. Krallığın misilleme olarak Duscur’a boyun eğdirmesi sırasında, tebaası olan Duscur’lu bir demircinin oğlu Dedue‘yi kurtardı ve arkadaş oldu. İki yıl sonra batı Faerghus’ta bir isyanı bastırmada komutan olarak savaşarak ilk savaşını gerçekleştirdi. Dimitri’nin başta iyi bir kral adayı olmaktan başka hedefi yokmuş gibi görünse de hikaye ilerledikçe yaşadığı trajedilerin nedenlerini aydınlatacak ve mücadele edecek.


Edelgard von Hresvelg/Kara Kartallar(Black Eagles)

1162 Yılında doğan Edelgard, İmparator IX. Ionius‘un dokuzuncu çocuğu, Adrestian İmparatorluğu’nun prensesi ve varisidir. 1171 yılında, dokuz yaşındayken dayısı Lord Volkhard von Arundel tarafından Yedi Ayaklanması sırasında Kutsal Faerghus Krallığı’nın başkenti Fhirdiad’a götürüldü. Volkhard, Edelgard’ın babasına karşı en kilit komploculardan biriydi. Onun yardımıyla Başbakan Dük Aegir imparatorun gücünün çoğunu elinden aldı. Annesi Anselma, Volkhard veya Edelgard’ın haberi olmadan Patricia adıyla kaçmış ve Kral Lambert ile evlenmişti.

Daha sonra Faerghus’un veliahtı Dimitri’yle tanıştı ve arkadaş oldu, ancak Dimitri yıllar geçinceye dek üvey kız kardeşi olduğunu öğrenmedi. Edelgard amcasıyla birlikte 1174’te İmparatorluğa döndü. Edelgard’ın çocukluğu sonradan çok daha travmatikleşti. İmparatorluğa döndüğünde, kısa süre sonra babasının siyasi bir kukladan başka bir şey olmadığını fark etti. On kardeşiyle beraber, yozlaşmış imparatorluk soyluları tarafından desteklenen Those Who Slither in the Dark’ın acı dolu Crest deneylerine maruz kaldı. Babası şiddetle itiraz etse de, eski nüfuzuna sahip olmadığı için bu duruma karşı elinden hiç bir şey gelmedi. Sonuç olarak, kardeşlerinin çoğu deneyler yüzünden aklını kaçırdı ya da yorgunluktan öldü.

Her şeyin sonunda, yalnızca Edelgard hayatta kalabildi ve akıl sağlığını koruyabildi. Sonuç olarak, saçlarının beyazlaşması ve ömrünün büyük ölçüde kısalması pahasına, ikinci bir Crest olan Crest of Flames’i taşıyordu. Bu trajik olaylar onun Crest güçlerine, Seiros Kilisesi’ne ve Fódlan’ın içindeki soylu kast sistemine karşı olan bakışını radikal bir şekilde sonsuza kadar değiştirdi.


Claude von Riegan/Altın Geyik(Golden Deer)

Claude’un doğum adı Khalid idi ve 1162 yılında Almyra kralı ile Dük Riegan’ın kızı Tiana‘nın oğlu olarak doğdu. Çocukken, Fódlan mirası nedeniyle sık sık ırkçılığa uğradı ve üvey kardeşleriyle uğraşmak zorunda kaldı. Almyra’dan ayrılıp Leicester İttifakına götürüldüğünde, Almyran mirası nedeniyle yine ayrımcılığa uğradı. Bu, herkesin herkesi olduğu gibi kabul ettiği yeni bir dünya yaratma ve Fódlan’ın uzun yıllardır devam eden izolasyon politikasını sona erdirme arzusunu geliştirmesine yol açtı. Bu deneyimler aynı zamanda genç yaştan itibaren güç zorluklarla uğraşması onun strateji becerisini geliştirmesine yardımcı oldu.

Claude geçmişini genelde diğerlerinden özellikle Gloucester(10 Elit mensubu) Klanından saklamaya çalışır. Bu amaçla, adını Khalid’den Fódlan’a daha uygun olan Claude’a çevirdi. Böylece İttifakın soyundan geldiğini Crest’i ile gösterdi. Sadece Balthus onun bir zamanlar Leicester soyluları tarafından çok sevilen güzel bir kadın olan Tiana’nın oğlu olduğunu anladı ve kimseye haber vermeyeceğine dair söz verdi. Kendisi aslında İttifakın en önemli Hanesi olan Riegan‘ın varisi olmasına rağmen Akademiye kaydolmadan önce meşru bir varis olarak görülmedi.

Oyunun mevcut zaman çizgisi, Byleth’in yeşil saçlı genç bir kızı rüyalarında görmesiyle başlar. Jeralt ile birlikte Faerghus Krallığı’na giderken, Akademi’den üç öğrenci olan Edelgard, Dimitri ve Claude, Byleth ve Jeralt’e yaklaşarak kendilerine saldıran haydutlara karşı yardım isterler. Bunun sonucunda Byleth’in Akademi’deki öğretmen olacağı macerası başlar.

Ascalon Yazar:

İlk Yorumu Siz Yapın

  1. Halatek
    15 Ocak 2024
    Yanıtla

    Sadece oyunun konusunun ne olduğunu merak etmiştim ama baya şey öğrendim oyunun yazarları dünya tarihinden de esinlenmiş bence fizik çalışmam gereken yerde bunları öğrettim ya beynime içim acıdı püü

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir