Batman V Superman: Dawn of Justice Film İncelemesi‘ ne hoş geldiniz.
Hiç lafı gevelemeyip direkt konuya gireceğim. Zaten gecikmiş bir inceleme oldu .
Birincisi; film rotten tomato ya da başka kritik sitelerinin ve MCU (marvel sinematik evreni) fanlarının abarttığı kadar kötü değil kesinlikle. İkincisi; film 10/10 epic bir film olmaya yetecek materyale ve atmosfere sahipken bunu elinin tersi ile itmiş bir filmdir.
Yani ne “hah işte bu ya !” dedirtirir adama ama “bu ne lem ben buna 3 bile veermem” denecek bir yapımda değildir.
Şimdi, öncelikle bu film bize neler vaat etmişti ve bu vaatlerin ne kadarı karşılandı ona bakalım. Zaten tüm sorun buradan çıkmakta, diğer hiç bir comics filmi bir şey vaat ederek çıkmıyordu çünkü piyasaya bu da ani rahatsızlık ve memnuniyetsizlik hatta yer yer nefretin kusulmasına ön ayak oldu diyebilirim.
Evet neler vaat etti bize ?
- Bu film TDKR yani 1986 Frank Miller‘ ın kaleminden çıkan epic çizgi roman The Dark Knight Returns serisinden esinlenilmiştir.
- Bu film TDKR Batman’i ile Günümüz Superman’ini bir araya getiriyordu.
- Bu film, Batman & Superman’i hatta DC Comics’ in “Trinity” olarak adlandırdığı takım yani en mühim 3 süper kahramanı olan Wonder Woman, Superman ve Batman’i bir araya getiren ilk canlı gösterim olacaktı.
- Bu film, Man of Steel ve Justice League filmleri arasında bir üçlemenin ikinci filmiymiş gibi bir işleve sahipti.
- Bu filmin ana teması, “Batman Vs Superman” idi dolayısıyla aynı zamanda da , “İnsan vs Tanrı” , “Gece Vs Gündüz” , “Karanlık Vs Işık” , “İntikam Vs Umut” idi.
- Bu film, Adalet Birliği’nin diğer kahramanlarını da yeni halleri ile göstereceklerdi.
- Bu filmin fragmanlarına bakarsak bizim “Trinity” ekibinin bir araya toplanmasına sebep olacak şey Lex Luthor ve onun uyandıracağı Doomsday olacaktı
- Bu film DC Entertianment ve WB tarafından çizgi romanlardan yoğun biçimde esinleneceği söylenen bir yapımdı.
- Bu film, sonunda bize Batman’i ve diğer kahramanları çizgi romanlarda ki yetenek ve güçleri ile sergileyecekti.
- Bu film, konusu gereği ciddi, karanlık ve gergin bir atmosfer barındırıyor olacaktı.
- Bu film, fragmanlarında gösterilenin filmin sadece çok ama çok küçük bir kısmı olduğu bir film olacaktı.
Kısacası en önde gelen vaatler bunlar. Yoksa her yüksek bütçeli filmden, iyi efektler, sağlam cgı çalışması, sağlam film müzikleri ve benzeri şeyler istenebilir.
Peki bu vaat edilenler nasıl ve ne kadar karşılanabildi ?
İlk vaat hakkında konuşalım:
Evet Batman’in kostümü ve logosu, irileşmiş batmobili, Jason’ ı (2. Robin) kaybetmiş oluşu, Bats’ in kuvveti, Superman’ e karşı özel zırhı ile kapışması vs vs. Fakat benzerlikler ve esinlenme bu kadar ile sınırlı maalesef.
TDKR’ de Batman daha yaşlı ve biraz daha acımasız olmasına rağmen asla öldüren biri değildi hatta bir tüfeği havaya kaldırıp bunlar korkakların silahlarıdır diyen biri idi. Superman ile dövüşünün arkasında ki motivasyon ergen, jokerimsi Lex Luthor‘un iki tarafı gaza getirmesinden çok daha derin ve anlamlı idi ve o mükemmel kapışmadan önce bunlar 40 yıla yakın bir süredir en iyi arkadaştılar. Burada ise birbirlerini daha yeni tanıyorlardı.
Bu sebeple tüm o TDKR atmosferini mahvetmişlerdi. Benim anlamadığım madem birleşip karşısında savaşacakları iki tane ünlü Superman kötüsü olacaktı (Lex Luthor ve Doomsday). O zaman neden filmin adı ve teması “Batman Superman’ e karşı” idi ? Her şeyi bir arada yapalım, milleti şok edelim derken batırmışlar resmen. The Death of Superman ve The Dark Kight Returns gibi DC Comics‘in en çok satan iki çizgi romanını bir filme almaya çalış, üstüne Wonder Woman ve diğer lig üyelerinin ilk gösterimlerini ekle ve de üzerine bir sonraki filmin göndermelerini ekle.
Yani bu kadar şeyi 130-140 dakikaya kimse sığdıramaz. Hal böyle olunca her şeyden azar azar olmuş. Yani nitekim TDKR esintisi sadece görsel olarak var, atmosfer ve ortam olarak bir nebze belki ama kurgu olarak tamimiyle alakasızlar.
2. Vaat zaten başlı başına saçmalık neden Justice League‘in (adalet birliği) kuruluşuna ön ayak olacak bir filmde yaşlı ve şiddet dolu bir Batman ile kafası karışmış ve de Amerika tarafından dışlanmış bir Superman ile yola koyuldular ki ? Yine her şeyi bir arada yapma kararının geri tepmesi olarak görebiliriz.
3. Vaat için konuşacak olursak;
Bu vaat tamam ile yerine getirilmiş durumda. Wonder Woman’ ı oynayan Gal Gadot‘ u karakterin görünüş olarak orijinal haline çok uzak kalması sebebiyle hala beğenmiyorum. Fakat, görüntü açıları, Gal Gadot’ u yansıtış, giydiriş/makyaj gibi konularda cidden çok iyi bir iş çıkarılmış ve Wonder Woman cidden zeki, becerikli, tecrübeli, güçlü ve de özgür ruhlu gösterilmişti.
Ve üçünün bir araya geldiği sahne de bayağa sağlam idi.. Eğer Wonder Woman çelimsiz bir israilli olmasa idi ve de Batman elinde silah tutan bir çevik kuvvet polisi gibi görünmüyor olsaydı. Sahne sinema tarihinin en unutulmaz birleşme sahnesi olurdu diyorum.
4. Vaat için ise denebilecek pek bir şey yok, belki de filmin en başarılı olduğu (hatta fazla/gereksiz başarılı) kısım burasıydı. Bruce’un rüya/bilinç altı gerçekliği karışımı bir anında Flash‘ ın gelip Superman hakkında uyarması, akabinde başka bir rüyada da Injustice: Gods Among Us adlı alternatif evren hikayesi olan hikayeye gönderme yapılması da bu konuda epey spoiler verdiklerini göstermekte idi.
5. Vaadimize bakalım;
Filmin en çok eleştiri aldığı, en çok kan kaybettiği yerlerden biri bu oldu. Nereden başlasam ki ?
Aslında Superman ve Batman’in kapışması değil, Lex Luthor’un beyaz piyonu ile siyah piyonunun kapışması olduğuna mı taş atsam ? Yoksa Batman Vs Superman savaşının (filme adını veren savaşın) filmin çok kısa bir parçasını (6 dakika konuşmalarla 11 dakika film ise 130 dakika üstünde) oluşturmasını mı ? Savaşın çizgi roman ve animasyon evrenine oranla yetersiz kalmasını mı ? Evet savaş güzeldi, bence en iyi süper kahraman kapışması idi, ama anlayın işte ! Burada “BATMAN VS SUPERMAN” den bahsediyoruz yahu. Gerilim yavaşça artmalıydı. Sıfırdan, yüz santigrat dereceye kadar çıkan ve finalinde fokur fokur kaynayan bir gerilim ve adrenalin sonrası savaşı vermeleri lazımdı yani beklenti ve heyecan tavan iken izleyiciye istediği verilmeliydi. Öyle durduk yere Lex Luthor biraz yaramazlık yaptı diye değil.
Batman’in bat-signal (dev yarasa sembollü fener) ışığını yaktıktan sonra Superman’in gelmesi yarım saat sürdü adam gözleri havada yağmurun altında bekledi ya 😀 . Hiç mi sinematografi ya da sahne akışı nedir bilmiyorsunuz ? Superman, Lex ile olan şoke edici mini macerasını yaşasın. O sıra ağır zırhla sarılmış bir kol yarasa sinyalinin şalterini indirsin ve voila ! Lex’de Superman’e, işte senin işaretin de geldi falan desin. Ya bu klişe sunuşu bile beceremeyip Batman’i yarım saat dikilmek zorunda bırakıyorsanız.. Üzgünüm ama siz karakterlerin popülerliğine ve de mükemmel tasarımlarına güvenip film sanatını tamamen yok saymışsınız, öyle resimler üzerinden göndermeler yaparak değil adam akıllı sahne çekerek göster yönetmenliğini Snyder.
6. vaadimize gelirsek eğer;
Evet bunu şık bir şekilde yaptılar ancak bu filmin adı “Batman, Superman’e karşı: Adaletin Şafağı” yani; Batman, Superman’e karşı gelecek fakat bu da yeni bir adalet anlayışının yani Adalet Birliğinin doğuşu olacaktı. Yani bir sonraki(ya da ondan sonraki) filme dair koca bir spoiler vermek ile uğraşılacağına diğer adalet birliği üyeleri ile ilgili daha fazla sahne zamanı verilebilirdi. Zaten Louis Lane ve Lex Luthor’a verilen kamera zamanının yirmi de biri Batman Vs Superman savaşına verilse memnuniyet %20 artardı.
7. vaat ve öngörüye dair çok fazla denebilecek bir şey yoktu. Bu kahramanları yeni bir oluşumun parçası yapmak adına illaki bir “Big Bad Wolf” yani büyük kötü kurt diyebileceğimiz bir süper kötü adam lazımdı. Bu açıdan vaatlerini yerine getirdiler. Yapılan yanlış şu oldu Doomsday’i fragmanlarda görmemeliydik ve de Doomsday’ in görünümü Lord of The Rings filmlerindeki troller gibi olmamalıydı yani koca Doomsday’ i soktukları hali gördükçe üzüldüm valla.
8.’ye geçelim;
Evet, gerçekten yoğun bir esinlenme vardı, her ikonik Batman ve Superman çizgi romanından ufak tefek şeyler bulmak mümkündü. Tüm easter egg gösterimleri (film içine saklı fan servis anları ve objeleri) bu iki ikonik karakterin geçmişine dair idi. Fakat, fan servis kısmı hariç filmin içerisinde ki esinlenmeler hep başkalaşmaya uğramış, hep çarpıklaştırılan halde idi.
TDKR ile olan zıtlıklarını anlattık, keza Doomsday’in köken hikayesinin abuk sabuk biçimde değişmiş olması, tipinin yüzüklerin efendisinde ki beyinsiz troller gibi olması. Lex Luthor’un bilim dahisi ergen, ağlak, zırlak bir Joker kopyası olması ki bu saydığım özellikler içinde “dahi” olma kısmı hariç hiç biri orjinal Lex Luthor ile uyuşmamakta. Doomsday’ in güçleri böyle ışın saçan, bağıran çağıran bir canavar olarak gösterilmiş olması yani evet senaryolar ve karşılaşılan durumlar temelde belli bir çizgi roman hikayesinden alınmış ancak film içinde başkalaşım geçirmişler resmen.
Çizgi Romanlara gelen en büyük hakaret ise ateşli silahlar kullanan ve öldürmek ile sorunu olmayan sadist bir Batman yaratılmasıdır…
Yabancı bir inceleme okumuştum başlığı da “Çizgi Roman Cemiyetine ve de okurlara yapılmış en büyük hakaret bu filmdir!” idi. Adamlar sonuna kadar haklı.
9. Vaad ile ilgilineler söyleyebiliriz bakalım;
Kesinlikle, filmi tamamen “kötü/berbat/hayal kırıklığı bir film” yapmaktan kurtaran şey bu idi. Nolan‘ ın çektiği Batman filmlerinde ki Batman günümüz dünyasının sokak dövüşçülerinden, standart atletlerinden bile daha yavaş dövüşen hantal ve beceriksiz biri idi. 4-5 ilaç satıcısı için 10 dakika harcayan biri idi. Fakat, bu filmde tamda istenilen bir Batman idi fiziksel becerileri olarak.
Superman ise Man of Steel filminden daha bile güçlü ve becerikli idi. Wonder Woman ise bana sorarsanız epik idi. MCU’nun Avengers‘ ına tek dalacak kadar iyi yansıtılmış.
Dövüş koreografileri, kullanılan alet ve edevatlar vs çok çok iyi kullanılmış ve de sergilenmişlerdi. Aksiyon sahnelerindeki abartıdan uzak görüntü efektleri, cuk oturan ses efektleri ve müzikler de gerçekten başarılı idi.
10. Vaade gelecek olursak;
Film ciddi ve karanlık diye eleştirenler duydum. Ya lütfen biraz mantıklı olunuz, bu filmin fragmanlarından tutun, yapım ekibinin röportajlarına kadar her şeyde filmin yoğun olacağı söylendi bir de bu üçlemenin ortanca filmi, her ortanca film gibi (Empire Strikes Back, Two Towers vs gibi) karanlık olacağını bağırır nitelikte idi adeta. Kimse bu film gönüllerimize neşe serpecek falan demedi.
Superman’in kendi filmi bile çok ciddi ve gerilimli idi. Siz bir de buna bunamış bir Batman’i ekleyince ne olacağını düşündünüz ki. Ben atmosferi ve yarattığı havayı sevdim (Lex Luthor sahneleri hariç). Superman’in Annesi, Alfred, Senatör Kadın gibi yan karakterlerin oyunculukları da bence başarılı idi. Bu, vaat yerine getirilmiştir.
Bu filmin tarzıdır eksikliği değil, bu tarzı sevmiyorsan başka ama film karanlık diye eleştirilmez.
Spider-Man filmi yaparsan, karanlık ve gergin olursa eleştirirsin çünkü o Spider-Man, mahallemizin arkadaş canlısı ergen örümceği o. Ama Batman VS Superman filminin bir Iron Man filmi olmasını beklemek kadar abes bir yaklaşım olamaz.
11. Vaat hakkında söylenecek çok bir şey yok aslında;
YALAN ! 5. Vaat olarak ele aldığımız konudan sonra filmin en çok yara aldığı ikinci kısım burası sanırım. O kadar çok fragman yaptılar ki, zaten bu son dönem filmlerinin genel hastalığı, Avengers: Age of Ultron‘da da böyle olmuştu tüm büyük aksiyon sahneleri (Thor’ un final vuruşu hariç) fragmanlarda vardı. Benzer bir hatayı WB ve DC Films‘ de yaptı. Flim – Fragmanlar = Martha Sahnesi, Louis Lane, Alfred ve de Aquaman, Cyborg, Flash cameo anları oluyor. Bu kadar, gerisi fragmanlarda var zaten.
Ya fragman izleyicileri heyecanlandırmak, onlara esas filme gitmek için istek uyandırmak içindir. Fragmanın, spoiler görevi gördüğü bir dönemdeyiz yahu. Eskiden hatırlıyorum da fragman dedin mi 40-60 saniye arası bir şey olurdu. BvS filminin tüm fragmanlarını toplayıp kronolojik olarak bir araya getirince 16-17 dakikalık kısa film oluyor zaten.
Umarım bundan bir ders çıkarırlar.
Son olarak tüm bu eksikliklere yapılan acemi hatalarına rağmen, eğer filmden Lex Luthor ve onun etrafında dönen tüm olayları çıkartabiliyor olsaydık geriye kalan film bile yine 7,5/10 olurdu. Lex Luthor üzerinde yapılan radikal ve anlamsız değişiklikler. “ÖLDÜREN BATMAN” mitini bile sollamış yani bizi en çok rahatsız etmesi gereken karakter bu yeni çarpıklaşmış Batman olması gerekirken bir şekilde Lex Luthor karakteri o kadar kötü ki, sizi en çok rahatsız eden karakter o oluyor. Jesse Esienberg‘ ün oyunculuğu ise bir geliyor bir gidiyor istikrarlı değil fakat sanırım bu onun suçu da değil.
Haa şimdi derseniz ki, “2, 3 şey hariç geri kalan her şeyde yerden yere vurdun. Nasıl yazının başında film o kadar da kötü değil dersin ?” Açıkçası benim tüm eleştirilerim Batman, Superman ve DC Comics fanı olan ve elinden geldiğince DC Comics çizgi romanlarını okuyan ve pek çok klasik Batman ve Superman hikayesi okumuş biri olarak idi. Film, çizgi romanları bilmeyenlerce çok çokta kötü bir film olmamalı diye düşünüyorum. Ve yine söylüyorum ben tüm eleştirim karakterleri çizgi romanlardaki orijinal versiyonlarına yakın ya da hikayelerine yakın yansıtılmamış olmasından gelmekte.
Yoksa görseller, dövüşler, ses efektleri, müzikler, görüntü yönetmenliği, atmosfer ve oyunculuklar açısından belirgin bir sorun yok gibi görünüyor(Jesse Eisenberg hariç). Özellikle Henry Cavill‘ in Superman’ i ve onun hümanizmini yansıtış biçimi bence on numara idi.
Filmde, karakterleri yansıtamamayı geç üstüne üstlük başkalaştırmış olmaları sorununu geçersen benim gözüme bir tek ciddi, büyük sorun çarptı. O da filmde ki tempo sorunu. Filmler de besteler gibi kendi tempolarına sahiptir, fakat bu filmde çok çok kötü ayarlanmıştı sizi yoran, sizi yanıltan, sizi bazen de boğan yani Lex’i koyayım, Batman Vs Superman’ i koyayım, Wonder Woman gelsin, Batman öldürsün, lex çıldırsın, doomsday gelsin, Superman ölsün vs vs vs her şeyi bir film almaya çalışınca film çok şişman ve yerinden kalkıp da bir yere varamayan bir film olmuş.
O sebeple ağırlık/yük attığı sahnelerde çok hızlanırken, sahneye yeni biri dahil olduğunda çok yavaşlayan bir film idi yani temposu en berbat filmlerden biri.
Ekstra bir paragrafta ünlü “Martha Sahnesi” için yazacağım. Pek çokları Batman, Superman’ i alaşağı etmişken neden bir isimle birden bire yumuşadı ve “kankisi” oldu diye eleştirmiş.
- Batman’in, Superman’ öldürmeyeceğini bu evrendeki herkes biliyordu zaten, bunun suyunu çıkarmanın anlamı yok !
- Bu sahne için biraz Batman’i tanımak gerek, Batman’in en büyük takıntısı ailesidir. Ve onlara verdiği bir nevi ömür boyu sürecek olan intikamın sözüdür.
Bunu bilmek gerek, bu adam hayal ettiğin her şeyi maddeye dönüştürmene yarayan, irade gücü ile çalışan bir yeşil fener güç yüzüğü taktığında ilk yarattığı imaj annesi ve babası oluyor ve o detayda bir yapıyı bir yeşil fenerin yapabilmesi günlerini, haftalarını alıyor. Batman ise pür iradesi ve de annesi ile babasına olan kederli özlemi sebebiyle ilk yaptığı cisim bilinçsizce, bir refleks olarak Anne ve de Babası oluyordu.
Ve bunun gibi daha pek çok anı var Batman’in, çizgi romanlarda. Ve bunun için çok çizgi roman okumuş olmaya gerek yok. Herkes Batman’in annesi ve babasını öldüren suçluları, karanlığı ve günahkârları Gotham ve de Dünya’dan silmek üzere kendini eğitmiş ve her şeyini bu yola adamış saplantılı bir anti-kahraman olduğunu bilir. Ve bu adamın annesinin adını duyduğunda sersemlemesi kadar doğal bir şey olamaz.
O sahnede, Superman’ e siper olan bir kadın vardı. Ve Lois orada “Annesinin adı!” diyince. Batman ilk defa Superman’i bir uzaylı gibi değil bir insan olarak gördü, çünkü onunda sevdiği bir kadın ve de endişelendiği bir annesi vardı. Her şey değişmişti onun için ve Batman’in kendisi de, kendi ailesini öldüren canavarın ta kendisine dönüşmüştü aslında. Ve bunu anladığında feleği şaştı diyebiliriz. Bence, çok sade ve basit bir şekilde tasarlanmış çok iyi bir “geri vites” anıydı. Başka türlü olamazdı. Yok hâla, “Batman o mızrağı saplayacaktı kardeşim yav” diyen biri varsa da kusura bakmasın ama parası boşa gitmiş. Bu filmin izleyicisi değil o yorumu yapan adam değil zaten.
Ha ama şunu derseniz anlarım, tamam Batman, durdu Superman’ i kabul etti ama ne çabuk annesine “oğlunuzun arkadaşıyım” diyecek kadar ya da ne çabuk Superman ölünce adam öldürmeyi bırakacak kadar bu Superman ile arkadaş oldu ondan bu denli ilham aldı. Ne ara bu yakınlık kuruldu ?
Bu eleştiri doğru bir eleştiridir ve cevabı da ; Kurulmadı, olmadı öyle bir şey ! Çünkü az önce dediğimiz gibi bu film o kadar şişman o kadar her şeyi alelacele bir araya toplama derdine düşmüş ki karakterlerin motivasyonlarını eklemeyi unutmuş. Başka zaman insanlar hep şey der “ya çizgi romanları birebir yansıtmıyor diye filmleri eleştirmeyin canım”. E ama bakın filmde karakterlerin, kişilik hal ve tavırları, orijinal versiyonlarından çok farklı olması sebebiyle bir türlü bir temele dayanamıyor. Demek ki neymiş biraz sadakatten zarar gelmez.
Toparlarsak eğer, film yerden yere vurulacak (hele ki DC Comics evrenine yabancı olanlar tarafından) bir film değil ama iyi puanlar alabilecek epik/efsanevi bir yapım olma şansını da çok ucuz ve de acemice elinden kaçırmış talihsiz bir filmdir aynı zamanda. Çok fazla şey yapayım, çok fazla şeyi değiştireyim, 75 yıldan fazladır ortalıkta olan ve bilinen karakterleri alayım, değiştireyim kendi versiyonumu anlatayım falan derken yönetmenin kayışı kırıp tempoyu ve motivasyonları unuttuğu post-modernist akımın zararlarını çok iyi anlatan zayıf bir film. Biraz gerçeğine sadakat ve biraz sadelik ile bugün Oscar lık bir filmden konuşuyor olabilirdik.
Kanaat Notum: 59-63/100
Okuduğunuz için teşekkürler.
İnceleyen: Utkan Aktaş
İlk Yorumu Siz Yapın