Batman: Bad Blood Mercek Altında

Batman: Bad Blood Film İncelemesi:

Yine arşivlerimizden kazıp çıkarttığımız baykuşun kovuğundan siz okurların ekranlarına getirilen eski bir incelememiz daha sizlerle…
Son of Batman, Batman Vs Robin, Justice League War, Justice League: Throne of Atlantis, Flashpoint Paradox gibi serilerin içerisinde olduğu yeni DC Animasyon Evreninin bir parçası olarak 2016 yılının ilk WB/DC Animation filmi olan Batman: Bad Blood’u incelediğimiz bu yazımıza hoş geldiniz. Yazı ufak dozlarda spoiler içerir, hassas olanlar dikkatli olsunlar

Lafı çok dolandırmadan hemen genel olarak filmin içeriğini bir anlatalım.

Filmin Hikayesi:

Yıllar önce bir sokak arasında serseriler tarafından etrafı sarılmış uyuşturucu bağımlısı eski bir piyade olan Kate Kane adlı kız Batman tarafından kurtarılmıştır. Kate o gün kendine bundan sonra kurtarılan değil kurtaran olmak istediğini söyler ve Batwoman olarak Yarasa Ailesinden ve Batman’den bağımsız olarak suçla savaşır. Batwoman’ın dahil olduğu bir suç mahalline Batman de gelir ardından olaylar beklenmedik şekilde gelişir ve Batman, Batwoman’ı kurtarmak adına dev bir patlamanın ortasında kalır ve ondan sonra 2 haftadan uzun bir süre görünmez.

Bir önceki film olan Batman Vs Robin filminin sonunda Himalayalardaki özel bir manastırda olan Damian babasının kayıp olduğunu öğrenince Gotham‘a döner. Bu sırada ilk Robin, şimdki Nightwing olan Dick Grayson Gotham’a komşu şehir olan Blûdhaven‘dan Alfred‘in acil çağrısı ile ayrılır. Geçen zamanın çok fazla olması ve Gotham’da artan suç ve umutsuzluk oranı sebebiyle Dick istemese de yeni Batman olur.

Hem Gotham’ı kollama hem de Bruce’un kayboluşunun ardında ki gizemi çözme konusunda Dick, inatçı Batwoman, başına buyruk Robin ve de sonradan ekibe dahil olacak olan Batwing ile birlikte çalışmak durumunda kalır. Ortaya çıkan her gerçekte sis perdesi biraz daha aralanır ve sis kalktıkça rahatsız edici gerçekler daha da belirginleşmeye başlar. Öyle ki, bir şey bulduklarında bile buldukları şeyin doğru olduğundan emin olamamaktadırlar.

Tüm bunlar neden yaşandı ve kim azmettirdi bunu öğrenmekte bu ilk defa bir araya gelmiş ekibin üstüne kalmış bir iştir. Bu filmde Batman ve genişleyen Yarasa Ailesinin soluksuz bir macerasına davetliyiz kısacası. Bu sırada Nightwing ve Damian, Nightwing ve Batwoman arasındaki farklı ilişki dinamikleri ise bizi yer yer komik, yer yer heyecanlı anlara götürüyorlar.

Gerisini sizin seyrinize kalması için daha fazla anlatmayayım.

Filmin Eksileri:

– Firefly ve Batwing karakterlerine harcanan efekt zenginliğini keşke diğer karakterlerde de görebilseydik.

– Heretic karakterinin sahnesinin biraz daha fazla olmasını ve villain çetemizde Heretic, Firefly ve Onyx hariç tanıdık bir kaç yüz daha görememiş olmak.

– Müzikler bir kaç sahne hariç çok gölgede kaldı yani bu filmden çok daha mütevazi olan Batman: Animal Instincts filmi bile bu konuda süperdi.

– Nightwing çok fazla, “Batman Hater” olarak aktarılmış olması, tamam Dick & Bruce en iyi ikili olsa da hep zıt kutuplar idiler, bu bir gerçek fakat, Bats’i daima kalpten sevmiştir. Tıpkı Bruce’un da onu kardeşi olarak sevdiği gibi.

– Nightwing Vs Batman dövüşünde Dick’in yenilişine çok çabuk gelinmiş olması. Elbette Dick, ahlaki değerleri elinden alınmış, gaddar bir Batman’e asla denk değil ama o kadar da değil yani 😀

– Esas kötünün planının ve hareketlerinin arkasında ki nedeni ve motivasyonu anlamakta güçlük çekiyor oluşumuz. Sanki madem yapabiliyorum neden yapmayayım gibi olmuş olması.

– Batman ekipmanlarını göstermede ki yetersizlik. Patlayıcı Batarang ve Batarang hariç başka bir alet edevat kullanımı pek göremedik.

Filmin Artıları:

– Dövüş koreografilerinin yeterliliği

– Damian’ın herkesi dövüp üstünden geçmediği, hatta yer yer rezil edildiği tam ayarında kullanıldığı bir film görmüş olmanın verdiği haz.

– Kate(Kathy) nin New 52 başlarında ki lezbiyen kimliğinin bir animasyon filmde üstüne basa basa vurgulanmış olması ve Kate için yaratılan origin hikayesi. Karakter her anlamıyla cuk oturmuştu.

– Batman’in hem bir hıyar hem de bir baba gibi davrandığı, onun iki yanını da görebildiğimiz güzel bir duygusal balans oturtulmuş olması.

– Nightwing’in yukarıda bahsettiğim tüm o isyankâr tavırlarına karşı, Bruce’a olan sevgi ve saygısının ne kadar derin olduğunun anlatıldığı harika iki sahne izlemiş olmak.

– Heretic karakterinin basit ama etkili oluşu sebebiyle filmin sizi plot twiste getirişinin çok pürüzsüz oluşu. Ve filmin cliffhanger ile dolup taşması.

– Nightwing’in ufak bir pürüz hariç hemen hemen mükemmel bir şekilde yansıtılmış olması.

– Mad Hatter gibi kıyıda köşede kalan bir villain’ı burada tam potansiyeli ile “bad-ass” biçimde görmüş oluşumuz.

– Dick’in Alfred’i, Batwoman’a “He is a total bad-ass” diye tanıtması ve filmin sonlarında hakikaten de öyle olduğunu göstermiş olması 😀 😀

– Gerçek bir çizgi roman hikayesine dayanmıyor olması sebebiyle, hiç bir şeyin absürt durmamış olması.

Netice:

Sonunda bu seriye ait (yazının en üstünde bahsettiğim filmler) düzgün bir film izleyebildim diyebilirim. Elbette bir Batman: Under The Red Hood, Batman: Mask of The Phantasm, Batman: The Dark Knight Returns animasyonları falan gibi bir film değildi bu. Ancak bu yeni animasyon film evreni halkasının en aklı başında filmi idi (Justice League Dark öncesi) . Daha önceki incelemelerimde dediğim gibi sonunda çizgi roman eventi ya da hikayesi içermeyen (çok az içeren ya da) bir film yapıp özgür takılmayı akıl edebilmişler. Batman‘in yokluğu bile size koymuyor zira rol ve sahne dağılımı çok iyi bir şekilde yapılmıştı. İzlemenizi kesinlikle tavsiye ederim. İnanılmaz vakit geçireceksiniz falan diyemem ancak, boşa vakit kaybı olmayacağını garanti edebilirim dostlar.